Geçen gün arkadaşlara yakınıyordum: Benzeri olaylar öylesine kendini tekrar ediyor ki... İki-üç yıl önce kaleme aldığım bir yazıyı, birkaç küçük rötuşla tekrar yayınlayabilirim. Örnek mi? Bundan beş yıl önce 'Corona' adlı Meksika birasını kenarına limon takarak içenler zuhur etmişti. Niye? Efendim Meksika'da böyle içilirmiş. İyi de... Meksikalılar birayı niye böyle içiyor? Çünkü memleket sinek dolu. Gonzales bey bir duyum çektikten sonra mübarekler şişenin ağzına pike yapıyorlar! Çözüm: Sinek neden hoşlanmaz? Limondan. O zaman bizim Gonzales şişenin ağzına bir limon dilimi takıyor. Tek derdi sinekleri savmak... Yoksa adamcağız birayı niye limonla içsin? Evet, bu konudaki yazım beş yıl önce çıkmıştı. Durum hâlâ değişmedi. Geçen akşam bir barda oturuyoruz. Yanımıza bir çift geldi. Oğlan afili bir biçimde 'Corona' dedi. Barmen de "Limon ister misiniz?" diye sordu. Adamım, 'eee, herhalde' işareti yaptı. Barmen kocaman bir limon dilimini biranın ağzına sokuşturup servis yaptı. Ben de barın ortaklarından olan arkadaşıma dedim ki: "Sana anlatmıştım ya... Türkler fena halde 'görgülü'dür. Yani ancak görerek, taklit ederek öğrenir. Sanki burası sinek doluymuş gibi arkadaş birasını limonla içiyor." Bu arada Zevcenur hanım lafa karıştı: "Barmen Corona'yı değil de mesela Efes'i böyle servis yapsa, oğlan olay çıkarır!" Arkadaşım da şöyle dedi: "Haklısınız. Türkler en çabuk giyinmeyi öğrenirler. Çünkü bir kültürün en kolay görünen yönü giysilerdir."