Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Reklam yerleştireyim derken...

Yeni reklam uygulaması ekrana türlü yenilik getirdi. Örneğin, bir spor programında tüm yorumcuların önünde limonata şişeleri var. Şişe dolu. Nasıl oluyorsa, yanındaki bardak da dolu!
Dizilerde artık masalar, sehpalar boş değil. Kiminde gerçek ürünler duruyor, kiminde 'sanal bindirme' ile o ürün orada duruyormuş gibi gösteriliyor. Ama işin sanal kısmında devamlılık hataları ortaya çıkıyor. Masada kola kutuları varken, bir anda yok oluveriyorlar. Sonraki sahnede yine oradalar...
İçerikler de bu yeni uygulamaya göre şekilleniyor. Çocuklar Duymasın'da evlenmeye hazırlanan genç, bir anda şarkı söylemeye başlıyor: "Evleniyoruz ama 'ev'lenemiyoruz!" Kiraların yüksekliğinden, ev sahibi olamamanın çaresizliğinden dem vuruyor. Bir hafta sonra bir de bakıyoruz ki dizinin bu bölümü, bir inşaat firmasının reklamında aynen kullanılıyor! Yani artık dizilerin içine reklam değil, reklamların içine dizi yerleştiriliyor.
Muhteşem Yüzyıl'da Valide Sultan "Sipariş verdiğim güllü lokumlar geldi mi?" diyor, önüne uzatılan lokumlara on parmak dalıyor. Anında boya firmasının reklamı ekrana yapışıyor: "Muhteşem Yüzyıl güllü lokum rengiyle devam edecek!"
Ertesi gün gazeteyi açıyorsunuz, Valide Sultan (Nebahat Çehre) saray kıyafetleri içinde 'muhteşem' inşaat projesini tanıtıyor!
Reklamverenin içerik ve sunum konusundaki 'yönlendiriciliği' bununla da sınırlı değil. Ajanslar artık dizilerin, programların çekim planlarına bile müdahale ediyor
Dikkat ediyor musunuz, 'ürün yerleştirmek' için artık dizilerde daha fazla geniş plan kullanılıyor. Tıpkı, tribüne boydan boya sanal reklam bindirmek için maç yönetmeninin sürekli pilot kameradan genel plana kesmesi gibi...
Maçın detaylarını izlemek istiyorsunuz ama sanal reklam bindirilebilsin diye uzak çekime mahkum oluyorsunuz.
Aynı durum, drama yönetmenleri için de söz konusu. Adam, oyuncunun o sahnedeki yüz mimiğine zoom yapmak istiyor ama masadaki kutu colayı gösterebilmek için yapamıyor. Tam yakın plan çalışacak, oyuncunun alnının ortasına bir reklam yapışıveriyor. Spor programının yönetmeni, masadaki limonata da görüntüye girebilsin diye yorumcunun yüzünü çerçeveleyemiyor. Ürün yerleştiren ajansların, çekim planlarına, kamera açılarına bile karıştığını duyuyorum.
Özetle,televizyonun dizginleri artık tamamen reklamverenin elinde...



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA