Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bunu bize yapamazsınız!

Okurlarımızın bu köşede yayınlanan mektupları, sektörde büyük yankı buluyor. Zaten amacımız da buydu. Gerçek televizyon izleyicilerini 'aracısız' olarak sektörün aktörleriyle buluşturmak, talep ve izleme alışkanlıklarından haberdar etmek. Buna katkıda bulunan tüm okurlarımıza ve onların seslerine kulak veren tüm sektör çalışanlarına bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

YETER Kİ REYTİNG OLSUN
Okurumuz Yasemin Avcı da yerli dizilerde sürekli acı çeken karakterlere isyan etmiş. Eminim, birazdan dile getirecekleri, pek çok televizyon izleyicisinin sesi olacaktır:
"Sevgili Yüksel Aytuğ, diziler artık hayatımızın bir parçası oldu. Bunun farkında olan dizi yapımcıları ve senaristler fırsatı çok iyi değerlendiriyorlar. Bunu yaparken de sadece kendi çıkarlarını göz önüne alıyor, halkın istek ve düşüncelerini hiçe sayıyorlar. Onların reyting kavgasının bu millete neye mâl olduğunu veya olacağını hiç hesaplamıyorlar.
Önce bir senaryoyu koyuyorlar önümüze. Konu güzel, hoşumuza gidiyor, başlıyoruz izlemeye.
Hatta dizi saatini iple çekiyoruz. Derken dizi tutuyor, işte asıl işkence de bundan sonra başlıyor.
Diziyi uzatmak adına akıl almaz senaryolar yazılıyor ve seyirci artık bağımlısı olduğu diziyi izlerken çileden çıkmaya başlıyor. Seyirci, tepkisini değişik yollardan dile getirse de kimsenin umurunda olmuyor. Yeter ki reyting olsun.

BU KADARI DA FAZLA!
Ailece oturmuş dizi izleniyor, karşımızda Yer Gök Aşk... Aile yemek masasında, Yusuf'un kızkardeşi, Yusuf'un kayınbabasıyla banyoda; Yusuf'un karısı yine Yusuf'un amca oğluyla şarap mahzeninde, Yusuf ise masada sevgilisi Havva ile mesajlaşıyor. Evin annesi Hamiyet yine şeytanın aklına gelmeyecek planlar peşinde.
Lale Devri dizisinde Yeşim'in elinde oyuncak edilmiş Toprak, Öyle Bir Geçer Zaman ki'de zaten acı içinde acı yaşayan Cemile'nin başında bir de planları hiç aksamadan işleyen Kenan... Adını Feriha Koydum'da sürekli aşağılanan, yüzü hiç gülmeyen, apartman görevlisinin kızı Feriha... Yeter artık, bu halka 100 bölüm çekilen dizinin 99 bölümünde tutan karakterin acı çekmesini seyrettiremezsiniz.
Diziyi uzatmak adına ekran başındaki özellikle gençlere kötü örnek olamazsınız.
Ahlaki değerlerimizi hiçe sayamaz, aile bütünlüğünü tehlikeye atacak senaryoları bize izlettiremezsiniz.
Henüz ergenlik çağında olan çocukların bu dizilerden nasıl etkileneceklerini düşünmek zorundasınız.

İYİ ÖRNEK OLMAK
Saçmaladığını bildiği halde başlamış bulunduğu dizileri izlemeye devam eden halkın ekran karşısında psikolojisini bozamazsınız. Diziyi izletmek adına doğaüstü, 'Yok artık' dedirtecek senaryolar yazıp bize izlettiremezsiniz.
Dizinin kahramanı olan masum insanları zavallı yapıp, kötüleri güçlü gösteremezsiniz. Ve tuttuğu kahramanın mutlu olduğunu görmek için diziyi aksatmadan izleyen sadık seyircinizle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayamazsınız.
Demem odur ki; reyting kaygısını, ticari amacı bir yana koyun, insanlığı diğer yana. 'Nasıl kazanırım?' değil, 'Bizi izleyen milyonlara nasıl iyi örnek olurum?' derseniz hem biz mutlu oluruz hem de siz mutlu olursunuz. Çünkü manevi mutluluk çok daha anlamlı ve değerlidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA