Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Antalya'dan neler öğrendim?

Her yıl, Nisan ayında içimi kasvet bürüyor. Herkes baharın gelişini kutlarken; ben içimdeki fırtına ile boğuşuyorum. Çünkü son üç yıldır Antalya Televizyon Ödülleri'nin hem ön jürisinde hem de ana jürisinde görev yapıyorum.
Allahım'a şükürler olsun, bugüne kadar doğru bildiğimden hiç şaşmadım. Kimsenin etkisinde kalmadım. Çıkar gözetmeksizin, birilerine yaranma kaygısı gütmeksizin, kişisel dostluklarımı naftalinleyip bir aylığına rafa kaldırdıktan sonra, büyük bir vicdan huzuruyla verdim oylarımı. Eminim, jürideki tüm arkadaşlarım da benimle aynı duygu ve düşüncelerle davranmışlardır.

STRES KÜPÜ OLDUK
Yaptığımız iş, büyük bir sorumluluk gerektiriyor. En azından ben öyle olduğunu düşünüyorum. Haftada 100 dakikalık bölümü yetiştirmek için günde 20 saat çalışılan bir sektörde, emek için akıtılan her ter damlasının hakkını vermek, en azından ziyan etmemek için kılı kırk yarmak gerekiyor. İşte bu stres, insanı yiyip, bitiriyor.
Peki 3 yıllık Antalya deneyimim boyunca neler öğrendim?
1- Bu sektörde herkes, birbirinin kurdu... Rakibinin hak edilmiş başarısını 'yürekten' alkışlayabilen o kadar az kişi var ki...
2- Jüri oyları ile herkesi birden memnun etmenin mümkünü yok. Zaten bu matematiksel olarak da imkansız. 5 adaydan sadece biri kazanıyor. Elde var 1 mutlu, 4 mutsuz kişi...
3- 15 jüri, 15 ayrı dünya görüşü, 15 ayrı kriter, 15 ayrı değerlendirme biçimi demek... Bazen değerlendirme kriterleri öyle uçlara savruluyor, birbirinden öyle uzak mesafelerle ayrılıyor ki; insan bugüne kadar öğrendiği, tecrübe ettiği, inandığı her şeyden şüphe duyacak hale geliyor.
4- Jüriye başkanlık etmek, derbi maçı yönetmekten daha zor. Allah'tan üç yıldır başımızda Faruk Bayhan gibi yöneticiliği ve sektöre hakimiyeti tartışılmaz bir duayen vardı da, sahamız kapatılmadı! (Faruk Ağabey bu yıl jübile sinyali vardı. Seneye jürinin Allah yardımcısı olsun!)

EN İYİ MELEZ ÖDÜLÜ
5- Türkiye'nin kendine özgü bir programcılık anlayışı var. Onları kesin hatlarıyla birbirinden ayırmak neredeyse imkansız. Yapımcısı, programı ya da sunucu/oyuncuyu hangi kategoride yarıştırmak isterse, o kategoriye dahil ediliyorlar. Tabii arada jürinin itirazıyla bazı bariz hatalar düzeltiliyorsa da yine de bazı adaylar bazı kategorilerde pek sakil duruyorlar. Bir programı ele alıp, kategorize etmeye çalışıyorsunuz. Hem kadın programı, hem eğlence, hem talk show, hem magazin... Sanırım gelecek yıl 'En İyi Melez Program' adıyla yeni bir kategori açmak gerekecek.
6- Bir daha jüri üyesi olursam, mutlaka kulak çınlamasını önleyici hap kullanacağım. İki gündür kafamın içi Big Ben'in çan kulesi gibi. Yeter, birileri beni anmasın artık!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA