Galatasaray Antalyaspor maçı sırasında TT Arena'nın tarlayı andıran zemini bir futbolsever olarak benim içimi, futbolcuların ise bileklerini burktu. Zemin oturmadığı için futbolcuların kramponlarında öbek öbek çim birikiyordu. Bırakın topa vurmayı ya da çalım atmayı, ayakta durmak bile neredeyse imkansızdı. Süper transfer Sneijder bile; kale önünden vurduğu top, zeminin kötülüğü yüzünden 'uzay boşluğuna' gidince, 'Başlarım böyle zemine' türünden bir mimik yaptı.

TERİM AFFETMEZ
Düşünün bir kere; Sneijder ve Drogba'yı alıp Başkan Ünal Aysal'ın deyimiyle 'pastanın üzerine iki çilek' kondurmuşsunuz ama gelin görün ki, bu rüya takımı tarlada oynatıyorsunuz. Bence bu tarlaya çilek yerine patates-soğan daha çok yakışırdı!
Fatih Terim için, antrenman yapılan ve maça çıkılan zeminler çok önemlidir. Sanırım TT Arena'nın zemininden en fazla rahatsızlık duyan kişi de odur. Ya hesap sorup en kısa sürede sorunu çözdürür ya da bu zemin sorunu zaten idari açıdan huzursuz olan Terim'in Galatasaray'dan kopuşuna bir başka vesile olur. Zira hem fiziki, hem de idari açıdan 'kaygan zemin' hiçbir zaman benim tanıdığım Fatih Terim'in işine gelmez!
Bu arada; bir ay öncesine kadar sahada yuhalanan, ıslıklanan Sabri'nin göz kamaştırıcı futbolundan en az anası-babası kadar gururlandım. Çünkü onun yerden yere vurulduğu günlerde bu köşede "Sabri'ye vefasızlık etmeyin" diye yazmış, onun bu takım için yaptıklarının unutulmasına fena halde içerlemiştim. Çünkü sahaya her şeyden önce 'yüreğini' koyduğunu biliyordum. Nitekim, Antalyaspor maçına 'Sneijder ve Drogba'nın kaptanı' olarak çıktı ve kolundaki pazubandın hakkını sonuna kadar verdi.
Çalışmanın
ve azmetmenin nelere kadir olduğunu tüm genç sporculara anlatan Sabri'yi ve benim gibi ona inanan Fatih Terim'i bir kez daha gönülden kutluyorum.