Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Çorbanın en acısı

Şöhretlik zor zanaat... Diyeceksiniz ki, "Bir dizi bölümünden ya da bir gecelik ekstradan eşek yüküyle para götürüyorlar. Bir elleri yağda, bir elleri balda. Bunun nesi zor?" Eğer çarşamba akşamı 19.00 sularında Emirgan'daki muhallebicide İlker Aksum ile arkadaşının halini görseydiniz, eminim sizin de içiniz acırdı.
Mekana girdiğimizde, iki masa ötede çifti fark ettik. Aynı anda bir kameranın dışarıdan onları izlediğini gördük. Uzun süredir kamera takibinde oldukları beliydi. İlker bir ara bunalıp kapalı bölüme gitti. Sonra yerine dönmek zorunda kaldı. Kamera hâlâ kayıttaydı. Her ikisi de kafalarını adeta tabaklarına gömmüş, bir an önce lokmalarını bitirip oradan kaçmanın mücadelesini veriyordu. İlker bir ara kafasını kaldırır gibi oldu; selamlaştık. Sonra aniden yok oldular. Ne zaman, nasıl, nereden çıktılar göremedik. Eminim o iki kaşık çorba, onlara zehir oldu.
Ertesi gün gazetede İlker Aksum haberi vardı. Motosiklete kasksız bindiği için yeren yere vuruluyordu. Merak ettim; haberi yapan, fotoğrafı çeken arkadaş, gazeteye dönerken emniyet kemeri takmış mıydı?
İlker'in tek günahı 'ünlü' olmaktı. Bir hafta önce narkotik operasyonu sırasında ifadesi alınmış, zor anlar yaşamıştı. Tüm hayatını kameralar önünde yaşamak 'zorundaydı'. Çorba içmesi bile kaydediliyordu. Acaba o anda "Keşke oyuncu olacağıma tornacı olsaydım" diye düşünmüş müydü?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA