Vay vay vay! Mübarek, Survivor yarışması değil, gladyatörlerin savaştığı arena... Eminim, böylesine sert bir ilk bölüm dünyanın hiçbir yerinde yayınlanmamıştır. Daha ilk günden itiş, kakış, küfür, kıyamet, entrika, sakatlık, ayılma, bayılma...
Bu yıl takımların 'kıran kırana rekabet' için kurulduğu belliydi. Her iki takımda da birinci tercih nedeni; atletik bir vücut yapısı, ikincisi ise hırslı olmaktı. Takımlar böyle kurulunca, ortaya daha ilk dakikalarda müthiş bir rekabet çıktı.
Aslında 'Ünlüler' ve 'Gönüllüler' sadece takım ismiydi. İlk bakışta hangi takımın ünlülerden, hangisinin gönüllülerden oluştuğu pek ayırt edilmiyordu. Sanırım bu minik fark, ileriki bölümlerde daha belirsiz bir hale gelecek. Zira Gönüllüler takımında şimdiden 'ünlü' olmaya namzet pek çok aday var.
Bu arada Ünlüler takımında Ahmet Dursun ve Serenay Aktaş'ın küfre kadar varan agresif tavırlar; ileride hem takımlarının, hem de Acun'un başını ağrıtacağa benzer. Acun eğer maçın kontrolünü eline almak istiyorsa, daha ilk dakikalardan sarı kartına davranmalı. Yoksa bu iş karakolda bitecek gibi... Tabii bu arada yarışmacılar, finale varan en kestirme yolun da farkındalar. Ne kadar 'arıza' bir karakter çizersen, o kadar çok oy alırsın... Zira millete 'eğlence' lazım... Ta ki finale kadar.
Bu arada programı izlerken pek çok kişi gibi benim de aklıma sürekli Recep İvedik'in Survivor macerası geldi. Recep İvedik 4 yüzünden yarışmaya bir türlü konsantre olamadım. Hele Gönüllüler takımı, malzemesizlikten ve de yeteneksizlikten ateş yakamadığında herkes gibi ben de 'Keşke Recep İvedik orada olsaydı. Kaidesindeki doğalgaz çevrim santralı ile bütün adanın enerji ihtiyacını karşılardı' diye düşündüm...
Görünen o ki, bu yıl da Survivor yarışması çenemizi pek yoracak...