Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Siz rahatladınız peki ya diğerleri?

Okurumuz Gülşah Sönmez, son dönemde sosyal medyanın herkesin bağırıp, çağırıp, küfredip rahatladığı bir 'kanalizasyona' dönüşmesini etkili bir ifadeyle kaleme almış:
"Sayın Yüksel Aytuğ, yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Bir köşe yazarının okuyucular tarafından takip edilmesini sağlayan en önemli etken bence yazarın samimi, kendini bilen ve insani değerleri yüksek biri olmasıdır. Bu saydıklarım, özellikle sosyal medyanın bizleri esir aldığı günümüzde oldukça önemli... 'Nasıl olsa sosyal medya; söylerim, içimdekileri atar rahatlarım' düşüncesiyle yola çıkanlar, çok büyük bir yanılgı içinde olduklarını ne yazık ki fark edemeden olayların içerisine giriyorlar. Sadece olayların içerisine girmekle de kalmıyor, olayların başrol oyuncuları oluveriyorlar.
'Ünlüler Soma'ya gitmeli mi?' yazınızı okudum. 'Soma faciasını bile magazin polemiklerine tahvil etmeyi başardık ya(!) helal olsun bize!' demişsiniz.
Birbirimizle sosyal medya üzerinden bile tartışabiliyoruz. Hem de yazı dilinde olduğundan, tartışırken veya konuyla ilgili düşüncelerimizi söylerken oldukça serbest oluyoruz. Sadece sizin yazmış olduğunuz konu için değil, her bir konunun üzerine o kadar çok gidiyoruz ve konulara o kadar farklı ve spekülatif yorumlar getiriyoruz ki, konunun ele alındığı zamandan birkaç saat sonra kendimizi çıkmaz bir sokağın içerisinde bulabiliyoruz.
Bir kişi her konuda fikir sahibi olabilir, ancak bu durum her konu üzerinde fikrini açık bir şekilde dile getireceği anlamına gelmiyor. Montaigne'in Denemeler adlı eserinde dile getirdiği gibi, bilmediğini de söyleyebilmek gerekiyor.

ROMA'DAKİ ADET
Şöyle demiş Montaigne:
"Dünyadaki birçok kötülük, daha cüretle söyleyelim, dünyanın bütün kötülükleri; bizi bilgisizliğimizi açığa vurmaktan kaçınmaya, reddedemediğimiz şeyi kabul etmeye alıştırmalarından geliyor. Her şeyden bilgiççe ve kesinlikle söz ediyoruz. Roma'da bir adet varmış: Bir tanığın gözleriyle gördüğünü söylediği ve bir yargıcın en kesin bilgiyle ortaya koyduğu şeyden bile, 'Bana öyle geliyor ki' diye söz edilirmiş.
Olabilecek şeyleri bana hiç şaşmazmış gibi yutturmaya kalktıkları zaman, o şeylere karşı nefret uyandırıyorlar bende. Önerilerimizin küstahlığını yumuşatan şu sözleri severim ben:
Olabilir ki, kimi yerde, kimisi, derler ki, sanırım... Bilgisizliğin öylesi vardır ki, yücelik ve cömertlikten yana bilimden aşağı kalmaz.
O bilgisizliği kavramak için de bilimi kavramak için gerektiği kadar bilim ister."
Yazar, 'Her şeyden bilgiççe ve kesinlikle söz ediyoruz' demiş. Bunu başarabilseydik çok iyi olurdu. Ama bizler her konuda ahkam kesmeye o kadar alışmışız ki; hiç bilmediğimiz bir konuyu bile kendimizce yorumluyoruz. Hatta bazılarımız(!) o kadar ileri gidiyor ki, hiç bilmediğimiz bir konu ile ilgili doğru olmayan konuşmaları bile yapabiliyoruz 'Nasıl olsa sosyal medya' düşüncesiyle.
Benim asıl anlayamadığım konu şudur; doğru olmayan konuları sosyal medyada servis ettikten sonra nasıl oluyor da hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam edebiliyorlar, yüzleri bile kızarmadan...
Çok uzun yazdım, hakkınızı helal edin. Yazınız için çok teşekkür ediyorum, her zamanki gibi okunabilir yazmışsınız. Saygılarımla..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA