Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Vur sopayı senariste!

Bir dizinin ekrana tutunabilmesi için pek çok bileşenin doğru zaman ve yerde bir araya getirilmesi gerekir.
Doğru senaryo, doğru yönetmen, doğru yapımcı, doğru oyuncu kadrosu, doğru kanal, doğru gün, doğru saat vs... Ama bunlar içinde benim en fazla önemsediğim, senaryodur. Çünkü iyi bir senaryo, kötü bir oyuncuyu ya da kötü bir yapımcıyı kurtarabilir.
Tam tersi de söz konusu olabilir tabii. Geçen sezon pek çok iddialı yapım, sadece senaryo hataları nedeniyle ölü doğdu...

BEYİN PATLATIYORLAR
Peki sektörün can damarına kan pompalayacak önemdeki senaristlere gereken değer veriliyor mu?
Hiç sanmam.. Aralarında iyi para kazananlar var tabii. Ama oyunculara verilen paranın 20'de birine çalışan, sektörün finansal boyutu göz önüne alındığında adeta 'boğaz tokluğuna' beyin patlatan onlarca senarist var. Üstelik, bir dizide işler yolunda gitmedi mi; ya yönetmeni değiştirirler, ya senariste yol verirler. İzleyici, bir bölümde anlatılanlardan memnun kalmadı mı, hemen senariste çullanır.
Bir de dünyadaki diğer dizi senaristleri en fazla 40 dakikalık metin yazarken, onlar 90-100 dakikaya ulaşmak için parasal karşılığı olmayan fazla mesaiye mahkum edilirler.
Senaristler bizim sektörde çoğunlukla emir kuludur. Onlara çoğu zaman özgürce yazıp çizme imkanı tanınmaz. Yapımcının ya da yönetmenin 'boyunduruğu altında' çalışmaya her zaman hazırlıklı olmaları beklenir. Diyelim ki yapımcı, başrol oyuncusuyla yeni sezon için parada anlaşamadı. Hemen senariste talimat verilir: "Öldür bu kadını!"
Sanırsınız, yapımcı baş parmağını aşağı çeviren imparator, senarist ise arenada ona kulluk eden gladyatör... Belki adam hikayeyi yazarken o karakteri eksen aldı, belki o karakter olmadan öykünün anlam bütünlüğü kaybolacak, ne biliyorsun? Ama kimin umrunda!

DEHŞETE KAPILDIM
Senaristlerin içinde bulunduğu durumdan kamuoyunu haberdar etmek ise Fox'un başarılı dizisi Karagül'ün senaristi Erkan Birgören'e düştü. Birgören, çarpıcı açıklamalarıyla sektörün 'hali pür melalini' cesurca gözler önüne serdi.
Kardeşimiz şöyle demiş: "Türk senaristi, Lost izleyip Kınalı Kar yazan şizofrendir. Senaryoya 'Gökdelen yıkılır' yazsan, yapımcı ıslak odunla döver. Lost'u benim yazdığımı düşünün; yapımcı şunları diyecek: Jack-Cenk, Sawyer-Seyfi, Kate-Kezban olsun. Kezban ikisi arasında kalsın. Dizinin ismi Kayıp Aşk olsun. Uçağı boş ver. Adayı nereden bulayım? Git Şile'de çek..."
Bu sözlerin ardından dehşete kapıldım. Acaba şizofrenlerin yazdıklarını izleye izleye cümleten balatayı sıyırır mıyız?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA