Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Sizin de kafanız şişmedi mi?

Bir milletvekili adayının minibüs kiralayıp megafondan kendi ismini şarkılar, türküler eşliğinde ve kulakları sağır edecek 140 desibel gücünde bağırtması sizce de garip değil mi?
Ne zaman evin önünden bangır bangır bağıran bir seçim minibüsü geçse kendimi aptal yerine konulmuş, aşağılanmış hissediyorum.
Çünkü, o siyasi karakter ya da onun danışmanı sanıyor ki, ne kadar yüksek sesle bağırırsa, ben o kadar etkilenip ona oy vereceğim.
Sanıyor ki, ben koyunum da kaval sesine ihtiyacım var!
Hakikaten aranızda 'en çok bağırana' oy veren var mı?
Yoksa... Akşamüstü kitap okurken, parti minibüsünün sesiyle koltuğunuzdan sıçrıyor ve arkasından sunturlu bir küfür mü sallıyorsunuz?
Veya bebeğinizi uyandıran o megafonlu arabanın üzerine balkondan bir saksı fırlatmak mı geçiyor içinizden? Ya da pek çokları gibi, 'Size oy verirsem, ellerim kırılsın' diyenlerden misiniz?
Küçük bir araştırma yaptım, acaba dünyada da seçim propagandaları böyle mi yapılıyor diye.
Ortadoğu, birkaç Latin Amerika ülkesi ve bazı üçüncü dünya ülkeleri dışında yüksek volümle türkü dıngırdatıp avaz avaz oy isteyerek mahalle dolaşılan memleket yok. Yani medeni dünyada böyle bir uygulama kalmamış. Nasıl kalsın ki? Her türlü iletişim kanalı ellerinin altında. Televizyonlar, radyolar, afişler ve özellikle de internet ortamı üzerinden halka ulaşmak çok daha kolay ve etkiliyken, kulakları sağır edip milleti niye kendilerine düşman etsinler ki?
Vallahi 7 Haziran'ı iple çekiyorum.
Demokrasi adına değil, kulaklarımın huzuru için...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA