Geçen sezonun adından en fazla söz ettiren spor programıydı Beyaz Futbol...
Aslında ona 'spor programı' demek ne kadar doğru bilemiyorum. Zira ellerinde tek kare maç görüntüsü olmadan üç saat program yapıp izlettirebilmek adına giriştikleri fantezilerle başlı başına bir şov-eğlence programıydı.
Beyaz TV, yaz aylarında da programın reytinginden faydalanmak, bu arada program ekibine keyifli bir tatil fırsatı sunmak adına önceki akşam 'Beyaz Futbol Tatilde' adıyla ekibin Kıbrıs'taki maceralarını ekrana getirdi. Ortaya öyle bir program çıktı ki, günlerce anlatsam, yine de bitiremem...
Önce sunucu Ertem Şener'i siyah tişört ve şortla, açık havada, arkasında palmiyelerle gece çekiminde görünce; Survivor, Beyaz TV'ye transfer oldu sandım. Zira logoyu da fena halde Survivor'a benzetmişlerdi. 'Tamam' dedim içimden, 'Yorumcuları ikiye ayırıp, Ünlüler-Gönüllüler takımı kuracak, yaşlı başlı adamları yaz sıcağında yarıştıracaklar...' Pek de yanılmadım...
Dr. Ahmet Çakar ve Sinan Engin kaptanlığında programın yayın ve yapım ekibi iki takıma ayrıldı. Su topundan futbola kadar değişik branşlarda kıyasıya bir mücadele başladı.
Dedim ya; program, kış sezonunu aratmayacak kadar acayipti. Ahmet Çakar, Sinan Engin ve Abdülkerim Durmaz bindikleri otomobille Rum polisinin çevirmesine yakalanmasınlar mı!
Tehditler, 'Hop dedik'ler, üst aramalar filan... Biz Suriye belası ile uğraşırken, Ada'da yeni cephe açılacak, Yeşil Hat yıllar sonra kırmızıya dönecek diye ödüm koptu!
Bu arada Ertem Şener, tekne ile dolaşırken, Barış Harekatı'nda şehit düşen Mehmetçik için Fatiha okuyordu... Daha sonra aynı tekneye binen Ahmet Çakar, Harbiye Marşı'nı okudu. Ama yanlış okudu!
Program, televizyon tarihi için de bir ilkti...
Beyaz Futbol Tatilde'nin yüzde 80'i 'Az sonra'lardan oluşuyordu.
20 dakikalık görüntü ile 120 dakika program yapmak ayrı bir sanat vallahi, helal olsun...
Diğer yandan, ekip; yanında Kıbrıs'a getirdiği fly-cam ile (havadan görüntü alabilen, minik helikoptere bağlı kamera) Survivor'a nazire yaptı. Ama ekip, işin suyunu çıkarıp da neredeyse her sahneyi 'kuş bakışı' görüntüleyince, seyirciye sanki 'kuş beyinli' muamelesi reva görülmüş oldu...
Bir de denize atlarken Rasim Ozan Kütahyalı'nın şortunun ipi biraz gevşek miydi ne?
