Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Kaçış tüneli: İstanbulname

Yılların müzikal susuzluğunu gidermek için İstanbulname'nin galasına koşa koşa gittim. Öykü, eski İstanbul'da geçiyor. Hani şu setresi uzun katiplerin yerde mendil aradıkları, tulumbacıların yangın olduğunda yangına gittikleri, mahallenin bıçkınlarının Eleni'den medet umduğu, yumurta topukların üzerine basıldığı, gerçek 'külhanların' henüz 'mafya bozuntusu' olmadığı, tık'lanma ve dürtme'nin, göz süzme ve bıyık burmanın yerini almadığı dönemler... En başından söyleyeyim de, mesleğime ihanet etmiş olmayayım: Oyun size öyle katıla katıla gülmeyi vâdetmiyor. Ama özellikle gençlerin izlemesinde fayda var. Oyun bir gösteri olmanın ötesinde, eski İstanbul'un eğlencelerine ve özellikle de toplum hayatına ilişkin bir 'tarih laboratuvarı' sunuyor. Böylesine önemli bir 'misyon' da Türker İnanoğlu'nun kültür ve sanat mabedi TİM'e yaraşırdı zaten. Nükhet Duru adeta müzikal için yaratılmış. Keşke şartlar elverse, bu ülkede daha çok müzikal oyun yapılsa, Nükhet de bu özel yeteneğini daha çok sergileseydi. Cezmi Baskın'ı kim bilir kaçıncı kez hayranlıkla izledim. Caner Cindoruk 'her rolün adamı' olduğunu kanıtlamış. Ama bu oyun en çok Pelin Akil'e yarayacak gibi görünüyor. İstanbulname, her gece birbirinin kopyası dizilere mahkum televizyon izleyicisi için en iyi kaçış tüneli...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA