Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Utandıran reklamlar

Dikkat ediyor musunuz, 4.5G uygulamasının reklam kampanyalarında hemen tüm firmalar 'birlik, beraberlik' temasını kullanıyor. Ülkenin dört bucağını bir araya getirenler mi ararsınız, efelere horon teptirenler mi...
İlk bakışta bu reklamlar hepimize sempatik gelebilir. Ama ben sürekli karşıma çıkan bu birlik ve beraberlik çağrısının 'zorunlu bir ihtiyaç' haline gelmesinden büyük bir üzüntü duyuyorum. Her vesile ile birlik ve beraberliğe vurgu yapmak; aslında bir 'imdat' çağrısıymış gibi geliyor bana. Sanki çoktan bölünmüş, parçalanmışız da, yeniden bir araya gelmek için çırpınıyormuşuz gibi... Her 'bütünleştirici' kampanya; aslında temel zenginliğimiz olan 'farklılıklarımızın' altını daha kaba hatlarla çiziyor, çizdikçe bizi kutuplara doğru daha büyük bir hızla savuruyor. Oysa ne efelerin halay çekmeye ihtiyacı var, ne Laz uşaklarının zeybek oynamaya...

VURGU YAPA YAPA...
Ramazan gelince ülkeyi bir uçtan bir uca kat eden uzuuun sofralar kuruluyor reklam kuşaklarının orta yerine... Sanki reklamlar olmasa 'bir olduğumuzu, biz olduğumuzu' hatırlamayacakmışız gibi... Şekerleme firmalarının 'reklam dürtüklemesi' olmasa, bayramlarda yaşlı aile büyüklerini kimse hatırlamayacak sanılıyor. Ve eğer aynı bayrak altında, aynı toprak üstünde 'beraber' olduğumuzu hatırlamak için sürekli reklam kampanyalarına ihtiyaç duyar hale geldiysek, vay halimize... İşte işin burası üzüyor ve endişelendiriyor beni. 'Birliğimize' vurgu yapa yapa aşındırıyoruz sanki kardeşliğimizi...

MAZİ İÇİMDE YARADIR
Oysa ne güzeldi eskiden... Birine 'Nerelisin? Kürt müsün, Türk müsün?' diye sormaya utanırdık. Hele karşılaştığımız birinin Alevi mi, Sünni mi olduğunu sormak aklımızın ucundan bile geçmezdi. Ben 'hemşericilik' diye bir kavramın varlığından da askere gittiğimde haberdar olmuştum. Bir dostumun Alevi olduğunu, 20 yıl sonra cenazesi Cemevi'nden kaldırıldığında öğrenmiştim.
Babamın memuriyeti nedeniyle Sivas'ın Hafik ilçesinde doğdum ben. Çocukken akrabalar 'Seni gidi Kürdo' diye takılırlardı bana... Nasıl da hoşuma giderdi. Çünkü o zamanlar 'Kürt' ile 'terörist' lafının aynı cümle içinde kullanılmasına alışık değildik. O günlerde henüz Kürt halkının haklarını savunacağım diye önce kendi halkına zulmeden eli kanlı katiller çıkmamıştı piyasaya. 'Halkların kardeşliği' lafı da anlamsız gelirdi bizlere; 'Bütün bir halk olarak' kardeştik zaten.
Eskiyi çok özlüyorum dostlar. Kimsenin elinde megafonla kulağımızın dibinde 'Birleşiiiiin' diye bağırmadığı o zamanları...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA