Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Aşk, yalnız kadınlar ve Bergüzar'ın gözyaşları

FERAYE'Yİ ANLAMAK
'Bitmeyen Şarkı' ile ilgili geçen hafta Merve arkadaşımız Bergüzar Korel ve onun kayınvalidesini oynayan Nursim Demir ile konuştu. Pavyon şarkıcısı olduğu için kayınvalidenin hışmına uğrayan, asla aileye kabul edilmeyen ve sürekli aşağılanan Feraye mi haklıydı yoksa onu aileye kabul etmeyen kayınvalide mi? İki oyuncu da rollerinin içinde kalarak yanıt verdi bu soruya. Gelin-kaynana ilişkisini bu toplumda çözebilmek mümkün değil. Ama olayı gelin-kaynana çerçevesinden çıkarıp 'insan' eksenine oturtursak her şey anlaşılabilir geliyor. Son bölümde Feraye pavyona neden düştüğünü anlatırken her şey çok anlaşılabilir geldi; Hayat itelemeye başlayınca; sonu yok gideceğin yerin. Bu da öyle bir şey işte.

ARINMA ZAMANI
Cambridge Üniversitesi'nden bir profesör, ağaçların sonbaharda sanıldığı gibi dinlenmek ve enerji tasarrufu yapmak için değil, üzerlerindeki zehirli atıklardan kurtulmak için yaprak döktüğünü ileri sürmüş. Hepimiz mevsim geçişlerinde farklı ruh hallerine bürünüyoruz. Sonbahar için hep depresyon mevsimi denir ama yukarıdaki iddiadan yola çıkarak şöyle bir sonuca varabiliriz; Evet, hayatımızdan bir şeyleri çıkarmak, eksiltmek hiç de fena fikir değil. Bir süreliğine hafiflemek, zehirli atıklardan kurtulmak için ideal bir zaman. Boşalan yerleri yenileriyle dolduracağız nasılsa... İster enerjinizi emen insanları, ister evinizdeki fazlalıkları ya da ruhunuzun tortularını... Bırakın gitsin... Yenileri mutlaka 'yerini' alacaktır.

AŞKIN TANIMI
Şöyle şahane bir aşk hikayesi duymak, dinlemek istemiyor musunuz siz de? Ama nerdeee? Aşk için kavga, aşk için ölüm, aşk için cinayet, aşk için şantaj... Gazete haberlerine yansıyan aşkların tümünde bir hesap, bir kitap, bir uzlaşamama durumu. Tamam, aşk hastalıklı bir şeydir ama sonu ölüm olmamalı değil mi?

ZELİHA'DAN KADINLARA
Zeliha Sunal günceli yakalamış yeni albümünde. Şarkılar şehir ve iş hayatının karmaşasında özel hayatını ıskalayan kadınlara ithaf edilmiş. "Kim onlar?" dedim, anlattı: "Etrafımızda çok fazla yalnız insan var. 30'lu yaşların kadınları hem çocuk yaparım hem kariyer derken hayatın diğer taraflarını ihmal ediyor. İşkolik kadınlar ne beraberliklerini yürütebiliyor ne de evliliklerini" dedi. Neymiş? Aşk sevgi ve emek istermiş. Her şeyi bir arada isteyen kariyer kadınları Zeliha Sunal'ın 'Aşk Bana Kalır' albümündeki şarkıları dinlemeliymiş.

YE, DUA ET, EVLEN
Kitabını okuduk, filmini izledik. 'Ye Dua Et Sev'de Elizabeth Gilbert, yanıt veremediği soruların peşinde kendini bulmaya çalışıyordu. Evliliğini bitirip yola çıktı. Roma'ya, Hindistan'a gitti. Son durak Bali'ydi. Orada da gönlünü kendi gibi bir adama; Felipe'ye kaptırdı.. Ve hikaye devam ediyormuş. İkinci kitap 'Ye Dua Et Evlen' piyasadaymış. Kahramanlarımız bu kez Amerika'da karşımıza çıkıyormuş. Ve Elizabeth bir yol ayrımında; ya evlenecek ya da sevdiği adamı sonsuza dek kaybedecekmiş. Dünya yuvarlak işte... Elizabeth yeniden yola çıktığı yerde, yine aynı soruyla karşı karşıya... Ah bu Hollywood senaryoları!

YÜZYILIN İKONU
Hollywood'un genç yıldızı Anne Hathaway'in, Audrey Hepburn konseptli fotoğraflarını görünce... (Vogue için çekilmiş) Hollywood'dan ve dünya kadınlarının üzerinden gölgesi hiç eksilmeyen Audrey Hepburn'lü 'Tiffany'de Kahvaltı'yı bir kez daha izledim pazar günü... 1961 yılında çekilmiş filmi izlerken klasik olmanın ne demek olduğunu bir kez daha görüyorsunuz. Filmden sonra Hepburn'ün resmi sitesine girdim. Oğulları tarafından yönetilen Audrey Hepburn Vakfı dünya çocukları için çalışıyor. Yıldızın ölümünden beş yıl önce başladığı çalışmalar, meyvelerini dünyanın dört bir yanında veriyor. Ve ölümsüzlük işte böyle bir şey oluyor. Audrey'li çantalar, tişörtler ve kitaplardan elde edilen gelir ya Unicef'e ya da Afrikalı çocukların eğitimine gidiyor.

YENİ BİR MESLEK
Alışveriş danışmanlığı yeni bir meslek dalı olarak yükseliyor. Müşterinin dilinden anlıyorsanız; ne aradığını ve istediğini kavrıyorsanız, doğru adreslere götürüyorsanız, indirimler alıyorsanız, buyrun size yeni bir iş sahası... Hiç öyle küçümsenecek bir iş değil. Avrupa'da; örneğin Paris'te bu işi yapanlara iki saatlik alışveriş turu karşılığında 100 Euro ödüyorsunuz. Eğer biraz da stil önerisi destekli tur yapacaksanız, o zaman saatine 100 Euro ödemeniz gerekiyor. İstanbul bu kadar popüler hale gelmişken, modanın devleri ardı ardına İstanbul'a gelirken, bu iş neden iyi bir iş olmasın?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA