"Okan Bayülgen... Dilinden 'pozitif enerji' lafını düşürmeyen; 'evrene ne veriyorsan, evren de sana onu verir' diyen; küçük sevinçlerin büyük mutlulukları tetikleyeceğine inanan kadın konuklarıyla bazen tatlı tatlı dalgasını geçiyor hani... Bazen de saldırgan bir üslupla aşağılıyor onları..." diye yazmış Haşmet Babaoğlu... Her seferinde Okan'ın 'yahu bu saçmalıklara inanan kadınlar ne kadar çoğaldı' diye yakındığını da yazmış ve sormuş: "Neden peki?" Sevgili Haşmet, modern kadınların 'poztif enerji' muhabbetini güzel yorumlamış. Kadınların bazen çocukça şeylere inandığını bazen de iç bayacak kadar saçma düşüncelere büyük prim verdiklerini kendi de kabul etmiş ama, 'aklına müptela olmuş fakat kalbini unutmuş erkek dünyası'na karşı sıkı bir direniş olarak yorumlamış kadınların bu pozitif enerji düşkünlüğünü... (Tümünü okumak isterseniz 13 Şubat tarihli yazısı)
OKAN TAKDİR ETTİ
Önce, Okan Bayülgen'in tavrı hakkında şunu söylemek istiyorum... Okan'ın programına ne zaman konuk olsam bu konulardaki yorumlarımı değer vererek dinledi ve takdir etti. Sanırım Okan biraz da 'pozitif enerji'nin daha ne anlama bile geldiğini kavramadan her iki cümlede bir kullananlara sinir oluyor... Entelektüeller bu yüzden kişisel gelişimin naif insanlara özgü olduğunu düşünür. Geçen hafta Deniz Seki'nin bunalımından kurtulmak için NLP'ye başvurmasını Taraf-Telesiyej'de eleştirmişler. Bu eleştirinin, bence Seki'nin özel durumu ile ilgili Ayşe Arman'a röportaj vererek kendi reklamını yapan NLP uzmanına yönlendirilmesi lazım... Bir balon içinde yaşamaya müsait olan insanları kullanan milyar dolarlık bir kişisel gelişim pazarı var bu dünyada.
KAFASINI KUMA GÖMENLER
Pozitif olmak adına kafayı kuma gömenler çok... "Düşündüğüm şeyleri kendime çekerim" deyip, ne kadar çok pozitif enerjiden bahsederlerse, o kadar pozitif olduklarını sananlar var. Bu zorlayıcı ve rahatsız edici bir durum. İnsanın kendi gerçeklerinden kaçıp, bir balon içinde yaşaması demek. Yani gerçek dışı bir pozitiflik... Bunun yanında, hep negatif düşünmek de bir alternatif değil. Çünkü onunla da bir balon içindesiniz. Koşulları farklı yönüyle görmeyi reddedersiniz ve dar bir görüş alanının içine sıkışıp kalırsınız... Depresif ruh haline ve bin çeşit hastalığa davetiye çıkartırsınız. Önemli olan 'gerçekçi bir pozitiflik'. Daha esnek ve yapıcı bir bakış açısı geliştirmek... Bazen siz tavrınızı (olumlu yönde) değiştirdiğinizde hayatınızda doğru gitmeyen bazı şeylerin düzelmesi için adım atmış oluyorsunuz.
DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ÇEKERSİN
Bu tip bir pozitifliği naiflik ve aptallık olarak değerlendiremezsiniz değil mi? Düşündüğünüz şeyleri kendinize çekersiniz... Çekim yasasının tabii ki bir anlamı var ama mucizeler yarattığı için değil. Hayatta istemediğiniz şeylerden, olmasını istediğiniz şeylere yönelme sürecini başlattığı için... Kaç kişi biliyorsunuz koşulları ne kadar iyi olursa olsun yine de mutsuz olmanın bir yolunu bulan? Veya koşulları ne kadar kötü olursa olsun yine de bir çıkış yolu bulabilen?
