Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Makul olmaya davet...

YAZACAĞIMI BİLEMEDİM!
ranızda avazı çıktığı kadar "Yeteeeeeerrr!" diye bağırmak isteyen var mı?
Ama bağırmanın aslında sinirleri yatıştırmadığını, ters etki yarattığını ve boğazınızı acıtacağını biliyorsanız, o zaman okumaya devam edin...
Medyayı, politik liderleri, kışkırtmayı eğlence edinenleri ve toplumu makul olmaya ve aklı başında davranmaya davet eden bir yazı bu.
Biz, ortak bağlarımıza sahip çıkabilecek değerleri olan bir milletiz.
Bizleri birbirimize bağlayan sebepler, ayıran sebeplerden daha büyük.
Politik inançlarımız ne olursa olsun, birbirimizle geçinmesini bilen, makul insanlarız biz...
Karşıt olabiliriz ama düşman olamayız.
Normal bir yaşantımız var; kendimizi 'insanca' ifade edebilme özgürlüğümüzü, eşitlik ve adalet haklarımızı 'insan' gibi aramasını biliyoruz.
el ele verdiler
Gezi Parkı'nı ilk gün işte bu makul insanlar doldurmuştu.
Yaptıkları 'terör' değil, insanca bir 'eylem'di ve demokratik ülkelerde sıradan ve makul insanların sıkça katıldığı protestolardan farksızdı.
Evet, ağaçlar heba edilecek diye öfkelilerdi ama asaletlerini korudular.
Sabır ve dayanıklılıları polis gücüyle test edildiği halde, kahramanca bir şekilde el ele verip şiddete başvurmadılar.
Biber gazını, plastik mermiyi, basınçlı suyu, daha da kötüsü o aşağılayıcı muameleyi haketmediler.
Birkaç kendini bilmez kırıp yıktıysa binlercesi topladı, yardım elini uzattı, kalbini ve kapısını açtı, tedavi etti, ayrımcılık yapmadan... İdeolojik kavgalar yaratmak isteyen, kutuplaştırmak için uğraşan, şiddeti seven provokatörler...
Başka kapıya gidin; Bizim genç neslimizden size ekmek yok artık! 'Benim gibi değilsen senden nefret ediyorum' düşünce şekline asılı kalanlar, o düşüncenin insanı ne kadar limitlediğini farkedemezler.
Onların inandığına karşıysanız, dünyayı onların gözüyle görmüyorsanız ruhsal, duygusal ve fiziksel baskıyı ve şiddeti uygulamaya hak görürler.
Sadece 20'nci yüzyılda insanoğlunun 100 milyon insanı öldürmüş olabileceğini aklınız alıyor mu?
Bu çapta bir ızdırabı insan insana yaşatıyor...

EMPATİ VE SABIR...
Dünya, ayrımcılık yüzünden nefretinin büyüklüğü nedenini aşmış, yıpratıcı hisleri kimlikleri olmuş insanlarla dolu...
Kınayarak, baskı yaparak, etkisiz hale getirmeye çalışarak, kalbimizi sımsıkı kapatmak sadece nefreti körükler, bütünlüğümüzü yok eder. Şefkat, empati, anlayış; zor olan yol bazıları için....
Oysa biz yani çoğunluk; nefret ve şiddet dolu bir dünyada çocuklarımızın geleceğinden umudu kesmek istemiyoruz.
Provokatörlere, şiddeti besleyenlere, ayrımcılara kanmıyoruz.
Etnik, dinsel ve politik düşünce ayrımcılığının getirdiği yaraları sarmanın zamanı geldi artık. Yoksa insan olmanın anlamından uzaklaşıyoruz.
Bu yüzden hepimiz kendi küçük dünyamızdan kafamızı çıkartıp, dünyaya daha derin bakıp, nefreti şefkate dönüştürmek için kendimize düşeni yapmalıyız.
Şu yaşadıklarımızla düşündüğümüzden çok daha sabırlı, dayanıklı ve empati kurabilen bir millet olduğumuzu gördük.
Daha farklı yaşayabiliriz, yaptığımız seçimlerle hayata daha farklı dokunabiliriz... Geleceğe umutla bakmanın zamanı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA