Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Uyku

Saat sabahın 3'ü, hâlâ uyku tutmamış.
Çözemediğiniz sorunlarla ilgili senaryolar ve en kafaya takılmayacak şeyler bile, beyninizde bir sel baskını etkisi yaratmış.
Siz, beyninize; "Uyumama izin vermezsen, aklımı kaçıracağım" diyorsunuz.
Beyniniz de size; "Kesinlikle olmaz. Yaptığın yanlışları ve çözüm bekleyen tüm sorunları şimdi kafana kakmazsam olmaz" diyor ve yatağın içinde debelenmeye devam ediyorsunuz.
Tükenmişlik sendromunun en büyük sebebi; uykusuzluk... Uykusunu alan insanın zihni daha iyi çalışıyor, cildi daha genç görünüyor, günün getirdiği sorunlarla daha rahat başa çıkabiliyor, sağlık sorunları azalıyor ve hayatı uzuyor...
Bunları biliyoruz ama yine de U-Y-UY-A-M-I-Y-O-R-U-Z!
Normal ihtiyacımız olarak görülen sekiz-dokuz saatlik gece uykusu, artık altıyedi saate indi. Bazı geceler beş saate bile şükrediyoruz çoğumuz...
Bazıları da televizyonu ya da bilgisayarı, uykuya tercih ediyor. Ama bunun bedelini de bir şekilde ödüyorlar.

İŞLERİ SABAHA BIRAKIN
Uykuya karşı koymayın ve kendinizi bırakın. Halledilmesi gereken her şey, sabah kalktığınızda nasılsa sizi başucunuzda bekliyor olacak. Uykunuzu aldığınızda, hiç olmazsa onlarla yüzleşmek için daha net ve sakin bir beyniniz olur...
Uykusuzluğun gerginligi ve negatifliği içinizde yoğunlaşmadığı için, sorunlarınıza karşı daha makul bir tavır alırsınız ya da farklı alternatifleri görebilirsiniz.
Eğer gece uykusu ile gerçekten aranız yoksa ve bunun olumsuz etkilerini hissediyorsanız, günde birkaç kez 10'ar dakikalık aralar verip beyninizi dinlendirmeniz şart.
Salvador Dali'nin tekniğini de deneyebilirsiniz.
Dali, büyük bir ressam olmasının en önemli sırlarından birinin 'anahtar ile uyuklama' olduğuna inanırmış. Yani öğleden sonraları bir anlık siesta...
Nasıl mı? Dali, bir sandalyeye otururmuş; sol elinin baş ve işaret parmağının arasında, metal bir anahtarı sıkıca tutarmış.
Bir tabağı da ters çevirip elinin altına koyarmış. Dali uyuklamaya başladığında, parmaklarının arasından kayıp tabağın üstüne düşen metal anahtarın çıkarttığı sesle uyanırmış. Bu 'mikro şekerleme'nin, bir sanatçı olarak fiziksel ve ruhsal varlığını canlandırdığına inanırmış.
Dali, bu tekniği bir keşişten öğrenmiş.
Albert Einstein da bu teknikle daha yaratıcı olduğuna inanırmış. Bunun bugünkü bilimsel açıklaması şöyle: Zihin, uykunun ikinci aşamasına ulaşmadan önce, yaratıcı düşünceleri akışına bırakıyor.
Leonardo Da Vinci ve Thomas Edison da stüdyolarında mutlaka bir yatak bulundururmuş. Yatağınızı ofisinize taşıyın demiyorum ama bu mucit ve düşünürlerden ilham alıp beyninizi biraz dinlendirmenin yollarını öğrenebilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA