Para ve gücün, mutlu bir hayatın tek anahtarı olmayabildiğini artık farkediyoruz.
Güç; her şeyin en iyisini satın almanıza, tatmanıza, tecrübe etmenize yardımcı olabilir ama satın alınamayacak küçük hazların önemini de unutturabilir.
Lüksün bedeli ise ağır... İnsanlar standartlarını kaybetmemek için daha çok sorumluluk alma baskısı hissediyorlar.
Omuzlarındaki yük ne kadar ağırsa, o kadar çok değer göreceklerini düşünmek, alışkanlıkları olmuş.
Başarı, hareket halinde bir hedef gibi...
Hedefe ulaştığınızda çıtayı yükseltiyorsunuz. Eğer 'farkında' değilseniz, sürekli 'düşün, yarat, yap' zihniyeti insanı tüketir.
Hayat artık o kadar sürat ve gelişim odaklı ki, hep daha iyisi olma zorunluluğu ile sanki onca bilgi ve tecrübe şahsen sindirilmeden bir sonraki kanala aktarılıyor.

BEYNİNİZİ EĞİTİN
Büyüme hızı, mutluluğu biraz geride bırakmış.
Bu sebeple, kendi telaşına ve meşguliyetine kendini kaptırmış insanlar tarafından farkedilmek ve takdir edilmek için harcadığımız zaman ve enerji kadar, iç dünyamıza da yatırım yapmak 'zayıflık ya da naiflik' değil, yaşadığımız dünyada bir gereklilik...
Hayatta karşılaşılabilecek üzücü bir değişime, hayal kırıklığına, sıkıntıya nasıl adapte olacağımıza yardım edebilecek, ilişkilerde tatmini ve yeterlilik hissini güçlendirebilecek bazı temel becerileri öğrenmeye ihtiyacımız var... İşte benim en önem verdiklerimden bazıları:
Empati ve minnettarlık becerinizi geliştirin.
Beyninizi daha pozitif düşünmek için eğitin. İnsan beyni negatif tecrübelere karşı velkro, pozitiflere karşı teflon gibiymiş. O yüzden negatif şeylerin etkisini daha yoğun ve uzun hissediyoruz.
Negatifliğe asılıp kalmayın; bırakın akıp gitsin. Küçük şeylerden 'mutsuz' olmak yerine, küçük şeylerden 'mutlu' olmayı öğrenin...

ÇİÇEKLERİ FARK EDİN
Daha hızlı gitmek, daha ileri gitmek demek değil! Hayatta bir denge kurarak (bazan yavaş, bazan hızlı) momentum kazanmayı öğrenin... Ve gün içinde mutlaka birkaç kez; 5-10 dakikalık, kendinizi yenileyebileceğiniz, biriken stresi boşaltabileceğiniz küçük zamanlar yaratın.
İşe ara verdiğinizde gözlerinizi kapatıp rahat, sakin, ritmik nefes alın. Açtığınızda pencerenin ardındaki manzarayı ya da vazodaki çiçekleri farkedin.
Bir yakınımız kendini kötü hissettiğinde, ona çok güzel destek oluyoruz ama kendi en ufak hatamızda sanki kendi umudumuzu kırmak için uğraşıyoruz.
Kendi kritiğiniz olacağınıza, kendi yaşam koçunuz olun.
Mutlu olmak için çaba gösterin ama mutluluk adına yanlış şeylerin peşinden (boşuna) koşmayın.
Çünkü elle tutulabilen değerlerin cazibesine kapılıp peşinden koşarken; aslında elle tutulamayan değerler, yetersizlik hissinden kurtulmanın en etkili yolu...
Mutluluk; bir bakış açısı ve tavırdır, günlük ve ısrarlı pratiğin sonucu kazanılan zor bir yetenektir.