Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Öfke…

Doğru ifade edildiğinde son derece doğal ve insani bir duygu öfke… Öfkeyi hakarete dönüştürmek ise, gece yatağında altını ıslatmak gibi bir şey... Önce ılık, rahatlatan bir his.
Sonra soğuk, ıslak ve yaptığınızı temizlemeniz gereken bir durum.
Çünkü:
1- Öfke, sorunu çözmüyor.
2- Durumu daha da kötüleştirebiliyor.
3- Bazı durumlarda, sizi haklıyken haksız konumuna düşürebiliyor.
4- O an için öfke ile tepki vermenin sizi tatmin ettiğini düşünseniz de, sonradan saydığım sebeplerden dolayı kendinizi daha da kötü hissedebiliyorsunuz.
5- Son olarak hiçbir şey, öfkenin bedeninizde yarattığı tahribata değmez.
Sinirlendiğimizde ve haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüzde tepki vermeyelim demiyorum. Ama net ve yaratıcı olmanız gereken zamanlarda, kısıtlayıcı bir görüşe ve ifade alanına kendinizi sıkıştırırsanız, sorunu daha da çözülmez duruma getirirsiniz.

HAKARET TRENDİ!
Hele şu son zamanlarda öfkeyi hakarete dönüştürmek sanki bir 'trend' oldu. İçinde bulunduğumuz kaosu daha da çözülmez hale getiren bir trend...
Bu toplu bilinçsizlik, içimizdeki olumsuz hisleri ve şartlara karşı koyma ihtiyacını nasıl yönlendireceğimizi bilememek, bizi her boyutta şiddete yönlendiriyor.
Üstünde durmaya çalıştığım şey; illa 'En doğrusu bu' diye kendinizi pozitif olmaya zorlamak değil, daha esnek ve daha makul olmanıza yardımcı olabilmek…
Bu durumda diyebilirsiniz ki 'Beni rahatsız eden durumlara karşı, hayatta alttan alamam!'
Ben de size hiçbir şeyi alttan alın demiyorum. Budhha'nın sözlerindeki gibi; 'zehiri kendin içip karşındakinin zehirlenmesini beklemek'ten vazgeçmeniz gerektiğini söylüyorum.
Bir kere haklı olduğunuzu düşündüğünüz herhangi bir konuda, karşınızdakine doğru olduğunuzu kabul ettirmek için ne kadar enerji harcadığınızı farkedin.
Kendinizi ifade ederken, (varsa) agresif tavrınızı ve kendi görüş şeklinize bağımlılık derecenizi de izleyin.

BİRAZ ARA VERİN
Sürekli haklı olduğunuzu ispat etme ihtiyacına birazcık ara verebilir misiniz? Netlik, hafiflik ve kendinizi güvende hissettiğiniz bir ara...
İşte o anda yatağa uzanın ve harcadığınız olağanüstü enerjiyi, endişeyi ve bedeninize yüklediğiniz stresi farkedin. Bu, haksız ya da zayıf olduğunuz anlamına gelmez.
Olumsuz hislerinizi kendi lehinize çevirebilirsiniz.
Sakin, dengeli ve ne yaptığını bilen birisi olarak kendini ifade etmek, kendinize saygınızı ve güveninizi artırır. Çünkü hangi tavrın hangi sonucu getireceğini bilirsiniz ve bunun kontrolü sizin elinizde olur.
Bu belirsiz ve kontrolümüz dışında gelişen dünyada; herşeye rağmen bir şekilde sakin, huzurlu ve güvende hissedebileceğimiz anları yaratabilmenin asıl özgürlük olduğunu o zaman farkedeceksiniz.
Bu söylediğimi başaramayacağınız çok zaman olacak ama olsun; nasılsa elimize bu alışkanlığı oturtmak için her gün çok fırsat geçiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA