Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Izdırabın ardındaki güzellik

Bir süredir sinirlerimiz altüst oldu; ülke olarak dibe vurduğumuzu düşünüyoruz.
Dibe vurduğunu hissetmek her zaman kötü birşey değil aslında! Çünkü ızdırabın ardında, salt mutluluğun hiçbir zaman ulaşamayacağı güzellikler var.
Bir kere tecrübe var. İçerik ve derinlik var. Perspektif kazanmak var. Daha rafine bir zihin var. Gelişim ve olgunluk var. Zarafet ve ağırbaşlılık var. İçtenlik, anlayış ve empati var.

ROBOT GİBİ...
Yanılgı yok, gerçek var...
Aslında gerçek mutluluk bizleri hayatın zorluklarının içinde yakalıyor. Kaçmamız mümkün değil! Her okuduğumda beni etkileyen ve farkındalığımı artıran aşağıdaki hikaye bunun en güzel örneklerinden biri...
39 yaşındaki Matt Frerking, birkaç yıl önce, tuhaf krizler geçirmeye başlamış. Duş alırken bir anda tüm vücudunda kasları ağırlaşmış, başını dik tutamamış ve yere çökmüş. Ayağa kalkmaya çalışmış, ama başaramamış. Felç gibi...
Bilinciniz yerinde ama hareket edemiyorsunuz. Ne düşünürsünüz o anda?
Matt, bu krizden birkaç dakika sonra normale dönmüş. Başına geleni karısına anlatmış. Önce abarttığını düşünmüş karısı... Ama bu durum tekrarlamaya başlamış, bazen günde üç-dört kez...
Matt, nöro-bilim profesörü olduğu halde bir açıklık getirememiş bu duruma. Doktor doktor dolaşmaya başlamış... Nörolog, uyku uzmanı, psikiyatrist gibi çeşitli dallarda doktorların hiçbirisi bu kriz nöbetlerine bir çözüm bulamamış. Krizler artan bir düzeyde devam etmiş.
Üç yıl sonra nihayet bir teşhis konmuş: Narkolepsi- Katapleksi Sendromu. Burada halk arasında 'uyku felci' deniyor. Kriz nöbetlerini tetikleyen şey, pozitif duygular...
Adamcağız ne zaman kendini iyi hissetse, bir şeyden mutluluk duysa, bu pozitif duyguları yüzünden felç oluyor.
Çocuklarını kucaklayamıyor, karısına yaklaşamıyor, en ufak birşeyden haz alamıyor.
Düşünebiliyor musunuz? Kriz nöbetine girmemesi için kendini mutlu eden her şeyden uzak durmak zorunda.
Bu durumun ortaya çıkmasının ardından, çocukları birbiri ile rekabet etmeye başlamış. Birbirlerine, "Seninle konuşurken krize girdi mi? Benimle telefondayken girdi!" diye sormaya başlamışlar.
Matt, duygusallığını kontrol edebilmek için, bir robot gibi düşünmeye başlamış.
Kendini mutlu eden, zevk veren şeylere duygusal bir mesafe koymak zorunda. Buna rağmen, yani duygularını eğitmeye çalışsa da hâlâ krize giriyor. Matt'in her kriz nöbeti, mutluluktan kaçamadığının ispatı...
Ne kadar karşı koysak da, ızdırabın içinden süzülüp çıkan mutluluklar, aslında yaşamaya değer anlar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA