Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Yaş ile mutluluk arasındaki ilginç bağ

Her geçen yıl yüzleştiğimiz bir gerçek var; yaşlanıyoruz... Ama size iyi bir haberim var; yaşlandıkça olumsuz deneyimlerden çok, mutlu olduğumuz anlar aklımızda kalıyormuş. 80 ülkede yapılan bir araştırmaya göre; hayattan alınan tatmin seviyesinin en düşük olduğu yaş arası 39 ile 57.
Bana göre; 35-45 arası kendimize karşı en acımasız olduğumuz yaşlar... Bu dönemde; maddi standartınızı yükseltmeye çalışırken, belki de onca uğraşın karşılığını alamadığınızı düşünüyorsunuz ya da elde ettiklerinizin yanında bazen fark etmeden, bazen de önemsemeden kaybettiklerinizle yüz yüzesiniz.
Görüntünüz, yaşantınız, sahip olduklarınız; bunları başkaları ile karşılaştırıp kendinizi yargılıyorsunuz. Belki de kontrol mekanizmanız sürekli aktif olduğu için, daha asabi ve tahammülsüz bir insan oldunuz.
Ben bu yıl 50'nci yaşımı kutlayacağım.
Araştırmada belirtilen 57'ye gelmeden önce akıllanmaya başladım. Eskiye göre kendimi çok daha sakin, sabırlı, anlayışlı ve iyi hissediyorum. Yok, hayatım öyle birden olumlu anlamda değişmedi; hâlâ tepki göstermeye değer pek çok stres unsuru var ama ben hayata daha farklı bakıyorum.
Dış dünyaya ve kendi iç dünyama otomatik pilotta tepki ile yaşamıyorum artık...
Çünkü geçen yıllar içinde sağlam bir bilinç inşa ettim.
Daha az otokontrol, daha çok keyif!

SORUNLAR MEVSİMLER GİBİ

İnsanın duygusal enerjisini en çok artıran şeylerden biri; 'beni çoğunluğun anlaması ve sevmesi gerekmiyor' bilinci. Değerlerimi ve enerjimi, vaktimi boşa geçirdiğim hissi yaratmayanlarla paylaşmayı tercih ediyorum.
Sorunlar da gözümde mevsimler gibi...
Nasıl kış mevsimi kalıcı değilse, gelip geçiyorsa; zorluklar da öyle. Birini çözüyorsunuz, bir başkası karşınıza çıkıyor.
Artık sorunlar yüzünden uykusuz kaldığım zamanlar azaldı çünkü hiçbir soruna kalıcı gözü ile bakmıyorum. Yoksa insan kendini hayata karşı ağır ve yorgun bir savaşçı gibi hissediyor. Bu köşede sıkça bahsettiğim bir şey var. Mutluluk; pek çok kişinin düşündüğü gibi naif insanlara ait bir özellik değil, tam tersi günlük ve ısrarlı pratiğin sonucu kazanabilinen zor bir yetenektir. Pek çok kişi mutluluğu sadece maddi ve fiziksel yönlerine yatırım yaparak bulma çabasında. Kendinizi gerçekten iyi hissetmeniz için bu iki element yeterli değil. Yüzeydeki zengin ve gösterişli hayat, içindeki eksikliği kapatmaya yetmiyor. Spiritüel (kendiniz gibi olabilmeniz), entelektüel (hayat tecrübeniz ve ilgi alanlarınızla kendinizi yetiştirmeniz) ve ilişkisel (kendiniz ve başkaları ile) yönünüzü de aynı oranda besleyebilmelisiniz.
Ancak bu şekilde kendini bir bütün hissedebiliyorsun. Benim bundan sonraki hedefim; 40'lardaki gibi sürekli gelişmeyi düşünmektense, içinde bulunduğum zamanın keyfini daha çok çıkartmak olacak! Koşulsuz sevip paylaşmayı kendime öğretiyorum. Naif olduğum için değil...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA