Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AİLENİZİN DOKTORU DR. EREN EROĞLU

8 yaşında 36 kilo olan oğlum obez mi?

Benim oğlum sekiz yaşında ve tam 36 kilo. Bu ağırlığı ile 'obez' sınıfına girer mi tam anlayamadım. Doktoru 'bu kiloları verir' diyor ama ben çocuğumun yeme isteğini durduramıyorum; sürekli 'açım' diye bağırıyor. Sizce bir doktora daha götürmeli miyim? Götürmem gerekiyorsa bu hangi dalda bir doktor olmalı?

Obezite yani şişmanlık tanısını tek başına ağırlığa bakarak koymak doğru değil. Beden Kitle İndeksi (BKİ) denilen ve kilonun boy ile birlikte hesaplanması ile elde edilen değer, bize çocuğun şişman olup olmadığını söyler. Çocuklarda boy, kilo ve kafa çevresi büyümesi daha önceden hazırlanmış tablolara bakılarak değerlendirilir. Bu tabloları kullanarak çocukların yaşıtlarına göre ne durumda olduğu söylenebilir. Asıl önemlisi ise yine bu tabloları kullanarak çocuğun kendi içindeki büyüme ve gelişmesinin takip edilebilmesidir. Çocuğun aynı yüzde gurubu içerisinde kalarak büyüme ve gelişmesini sürdürebildiğini görmek, sağlığını değerlendirmekte çok önemlidir. Örneğin; kronik hastalıklarda ya da beslenme bozukluklarında tabloya bakıldığında çocuğun bir önceki ölçümlerine göre bir alt gruba düştüğü rahatlıkla tespit edilebilir. Sekiz yaşında ve 36 kilo olan bir erkek çocuğun boyu 1.40 cm'den kısa ise fazla kilolu demektir. Kendi doktoru ya da çocuk endokrinoloğu tarafından değerlendirilip, başka bir hastalığı olmadığı belirlenen çocuğa, genellikle abur cubur yemenin kaldırılması ve daha fazla egzersiz tavsiye edilir.

SORUN HAREKETSİZLİK
Özellikle son yıllarda çocuklarda şişmanlık korkutucu boyutlarda artıyor. Bu dert özellikle zengin ülkelerin sorunu gibi görünse de, fakir ülkelerde bile şimdiden önlem alınması gereken boyutlara varmış durumda. Bunda iki önemli etken rol oynamakta; birincisi ve en önemlisi aşırı ve gereksiz kalori tüketimi ikincisi ise hareketin azalması. Geleneksel beslenme yerini alan fast food yiyecekler, bol yağlı ve şekerli abur cuburlar, kolalı içecekler, içine şeker katılmış yalancı meyve suları, artan yiyecek içecek reklamları, dinmek bilmez iştah ve tüketme ihtirası; serseri mayınlar gibi çocuklar arasında dolaşıyor. Her gereksiz lokma ile alınan fazla enerji ise yağ olarak depolanıyor. Hareketsizlik; modern çocuğun eksikliklerinin başında geliyor. Televizyon ve bilgisayar başında geçen saatlerin alabildiğine uzaması, sporun sadece basından takip edilen eğlenceye dönüşmesi, mahalle aralarındaki top sahalarına birer birer apartman dikilmesi ve bunların açığını kapayacak yeni saha inşasının parasal yükünün altından kalkılamayacak gereksiz tesisler olduğunun düşünülmesi; spor yapma isteğini ve fırsatını çok azaltıyor. Dolayısıyla; çok yiyen ve bunları yakmak için hiç hareket etmeyen bir nesil yetişiyor.

AİLELER ÖRNEK OLMALI
Bugünün şişman çocukları; yarının hantal, üretemeyen ve müzmin hastalılarla uğraşmak zorunda olan yetişkinleri anlamına geliyor. Yani olaya biraz kötümser bakmaya kalktığınızda, bu hızla artan şişmanlama eğiliminin birkaç nesil sonra ülkenin geleceğini tehdit eder seviyeye ulaşacağını tahmin etmek zor değil. Yapılması gerekenleri tartışmaya başladığımızda en önemli görevin anne ve babaya düştüğünü görürüyoruz. Çünkü şişmanlığın sebepleri arasında hormonlara ya da genlere bağlı hastalıklar çok küçük bir yer tutuyor. Asıl neden; çocukluktan itibaren edinilen yanlış beslenme alışkanlıkları. Çocuk neyi nasıl verirseniz o şekilde yemeyi öğreniyor ve daha sonra talep etmeye başlyor. Unutmayın; doğrunun ne olduğunu bilen anne ve baba, çocuklarına da doğruyu öğretecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA