Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Yakışıklı değilim ama sempatiğim

Bu sezon 'Son Mektup' filmi ve dört yıldır devam eden 'Testosteron' oyunuyla izleyiciyle buluşan ekranların sempatik oyuncusu Bülent Şakrak: Yakışıklı değilim ama sempatiğim galiba. İyi insan olmaya çalışıyorum. Sanırım yersiz bir albenim var

1999 yılında yayınlanan 'Yılan Hikayesi' dizisiyle tanınan Bülent Şakrak, yaklaşık 20 yıllık kariyerinde her sezon bir tiyatro oyununda rol aldı. Oyun Atölyesi'nde dört sezondur devam eden 'Testosteron' oyununda oynayan Şakrak, halen gösterimde olan 'Son Mektup' filminde de Nusret Mayın gemisinin kaptanını canlandırıyor. Şakrak; hem kariyerine, hem de Ceyda Düvenci ile yaşadığı aşka dair samimi açıklamalar yaptı...

'Testosteron' dört yıldır devam ediyor. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Oyun, bizden önce beş sene oynadı, biz de dört senedir oynuyoruz. Çok eğlenceli, iyi göndermeleri olan bir oyun. Kadın-erkek ilişkilerine dair önemli mesajlar veriyor. Seyirci çok ilgi gösteriyor, Haluk Bilginer de arkasında duruyor. Biz bugün bıraksak, bizden sonraki ekiple de dört sene daha devam eder.

TİYATRODA ALÇAKGÖNÜLLÜ OLAMAM


1996'da tiyatroyla başlayan kariyerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
1996'da Kartal Sanat İşliği'nde tiyatrodan para kazanmaya başladım. 1998'de konservatuvara girdiğimde orta halli bir tiyatroda çalışıyordum. O gün bugündür Dormen Tiyatrosu, Yayla Sanat Merkezi, Kenter Tiyatrosu, Tiyatro Gerçek, Oyun Atölyesi derken yaklaşık 20 senem geride kalmış. Ve ben hiçbir sezonu boş geçirmedim. Diziler buna hiç engel olmadı. 1999'da 'Yılan Hikayesi'yle dizi sektörüne girdiğimden beri sayısını bilmediğim kadar dizide oynadım ama gözümün nuru 'Yılan Hikayesi' benim.

Hâlâ o dizideki çaycı karakteriniz konuşuluyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Hayır, etmiyor. O iş daha çok tutmuş; ondan sonra çok tutan bir iş yapmamışız demek ki. Tiyatro yapıyoruz. Benim de tiyatro seyircilerim var. Ben de ruhumu oradan besliyorum.

Tiyatro seyircisini kayıranlardan mısınız?
Kayırmak değil de tiyatroya gitmenin ekonomik bir durumu var. Dolayısıyla o seyirci kategorisi kendiliğinden oluşuyor. Bunu ben oluşturmuyorum. Dizi seyircisi ayrı, tiyatro seyircisi ayrı diyemem. Ben, 'Muhteşem Yüzyıl'da Kanuni olmadım ama bu seyircim olmadığı anlamına gelmez. İnsanın yüzde 70'i su, bizim de yüzde 70'imiz ego. 'Seni 'Testosteron'da izledim' dediklerinde benim için egosantrik bir durum oluyor.

Sizce dizi mi, tiyatro mu?
Ben televizyon tarafını küçümsemiyorum. İkisinde de oyunculuk yapıyoruz. Her birinin hazırlanış şekilleri farklı. Ben her yerde aynı gazla, aynı şevkle işimi yapmaya çalışıyorum. Birçok konuda haddimi bilmeyi tercih ediyorum ama özellikle tiyatroda çok da alçakgönüllü değilim. Çünkü çok çalıştım. O yüzden tiyatro kariyeri olarak yüzde 100 hayalini kurduğum bir yerdeyim. Tiyatro özgeçmişim bir sayfaya sığmıyor.

KOMİKLİK GENLERİMDE VAR

Seyircinin hep sempatiyle hatırladığı oyunculardan oldunuz. Bunda oynadığınız rollerin etkisi yadsınamaz değil mi?
Özellikle televizyonda daha halk tipi, enerjik, sempatik, bitirim tipler denk geldi. Soyadımız da Şakrak. Komiklik genlerde var. Sonradan olma değil. Şen şakrak bir adamız yani. Gemlik'te büyüdüm ben. Körfez çocuğuyum. O yüzden bu hal bizim doğalımız.

Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?
Yakışıklı değilim ama sempatiğim galiba. İyi insan olmaya çalışıyorum. Sanırım yersiz bir albenim var.

Kendinizi doğru ifade edebildiğinizi düşünüyor musunuz?
Hiç öyle bir kaygım yok. O durum, "İşte bakın ben" demek oluyor ya, ben onu yapamam. Yaparsam da kesin rezil olurum. Çok sevenim var. Sektörde de aramın kötü olduğu kimse yok. Genel olarak problemli biri değilim.

Yüzde 70'iniz olan egoyla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Öğreniliyor zamanla. Susturuyorsun kendini. Oynadığın bir dizi yayından kalkınca 'Yine olmadı şimdi ben ne halt edeceğim' dersen çıkamıyorsun o çukurdan. Yüzümü dinlendireyim dertlerim de yok. Yüzüm çok değişiyor.

Şöhretle aranız nasıl?
Şöhret benim için korkutucu. Sokakta gezerken tanınmanın dışında farklı bir hayat yaşamıyorum. Fenerbahçe taraftarıyım. Maçlara gidiyorum. Sevgilim var, onunla vakit geçiriyorum. Yazın tatile gidip balık tutarım, dalgıçlık yaparım. Kışın tiyatrom var, dizi gelirse oynarım.

CEYDA İLE ÇOK GÜZEL BİR İLİŞKİMİZ VAR

Ceyda Düvenci ile Temmuz'da evleneceğiniz iddia edildi. Ne diyeceksiniz?
Yalan. Çok mutluyum. Çok seviyorum sevgilimi. Arkasında durduğum, çok sahiplendiğim, çok güzel bir ilişki yaşıyorum ama 11 Temmuz'da evlilik olacağını biz de gazeteden öğrendik. Biz burada olamayacağız. Amerika'da olacağız. Oraya bekleriz. Gelmezseniz gönül koyarım.

Peki evliliğe bakışınız nasıl?
Şu an konuştuğumuz bir mevzu değil evlilik. Keyfimiz yerinde. Hayat bizi korkutmuyor. Biz ilişkimizi saklamadık ki zaten. Evlenme kararı alırsak da ilk önce sana söyleriz.

Nasıl bir aşıksınız? Şıpsevdi biri misiniz?
Zor sorular soruyorsun. Şıpsevdi olup olmadığımı bilmiyorum, hiç düşünmedim. Ama sevdim mi tam seven bir adamım. Öyle seveceksin arkadaşını da, dostunu da, sevgilini de. Bizim kalbimizdeki ağzımızdadır.

Çocuk sahibi olmayı ister misiniz peki?
Çok isterim. Çocukları çok seviyorum. İnşallah benim de olacak.

GEÇMİŞİMDEN MEMNUNUM

Eski eşiniz Özge Borak biriyle birlikte olunca veya ayrılınca sizin yorumunuz da alınıyor. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
Bunu ben de çok sorguluyorum. Eski ilişkim hakkında kötü bir şey söylemediğim için oluyor herhalde. Ben geçmişimden memnunum. Hayatımı kimseye sorup yaşamadım, ilişkilerimi de kimseye sorup bitirmedim. Kimin ne düşündüğüyle de ilgilenmiyorum. Herkes aşk hayatımla ilgili her bilgiye sahip ama 1996'dan beri tiyatrodayım desem 'Hadi ya' diyorlar. Ödüllerim var, onlardan da konuşulmadı. İlk zamanlar bunlara takılıyordum ama insan derisi kösele gibi; zamanla alışıyorsun.

HAKKI YÜZBAŞI'NIN HİKAYESİ BENİ ETKİLEDİ

'Son Mektup' filminde Mustafa Kemal'e yeteri kadar yer verilmediğiyle alakalı eleştirilere ne diyorsunuz?
Bu filmde Mustafa Kemal yok değil. Senaristimizin bakış açısı bu şekilde. Bu tartışmalara girmek istemiyorum. Oynadığım rolden ve filmden memnunum ama konuşulması gerekenler konuşulmadığı için çok rahatsızım.

Nedir onlar?
Savaşın seyrini değiştiren Nusret Mayın gemisinin kaptanını oynuyorum. O kaptanın mezarı yok. Torunları fatiha okuyacak yer bulamıyorlar. İtiraf ediyorum, ben de bu film sayesinde Hakkı Yüzbaşı'nın hikayesini öğrendim ve çok üzüldüm. O kahramanlara da sahip çıkılması gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA