'Sizin hâlâ Youtube kanalınız yok mu?' Hangi markayla dijital projeler üretmek üzere masaya otursak, ilk soruları bu oluyor. Sosyal medyanın er meydanına 'Youtuber' olarak çıkmanız isteniyor. Instagram, Twitter ve Facebook'taki gücünüz yeterli gelmiyor. Youtube'da şu aralar moda, makyaj ve aksesuvar gibi konuları işleyen fenomen kızlarımızın videoları ile, güncel konular üzerinden yürüyen komedyen tiplemeleri ve yemek tarifi veren ev tipi şeflerin paylaşımları dikkat çekiyor. Youtube fenomenlerinden Merve Özkaynak'ın 'Makyaj yokmuş gibi makyaj' videosu, yüzbinlerce kişi tarafından izlenmiş. İdil Tatari'nin nefis havuçlu kek tarifi de onbinlerce insanın dikkatini çekmiş. En eğlencelisi de; Sokak Röportajları kanalındaki 'Apaçi kime denir?' sorusuna cevap arayan video... O da milyonları bulmuş... Son olarak Cem Yılmaz'ın kanalına denk geliyorum; bir heves, bir heyecanla tıklıyorum ama maalesef! Yılmaz'ın kanalı, bugüne kadar yaptığı film ve gösterilerden ibaretmiş. Yani biraz bayatlamış, raf ömrü dolmuş desek yeridir. Halbuki şu an Youtube'un en güçlü isimlerinden birisi Yılmaz; 2 milyona yakın takipçisi var. Yayına başlasa, birkaç dakikalık videolar paylaşsa hoş olmaz mı? Unutmadan; Youtuber'lar markalarla yaptıkları iş birlikleri sayesinde binlerce lira kazanıyor. Özellikle güzellikçi fenomenler, makyaj markalarından köşeyi dönmüş bile!

Ünlüler de orada

Ünlü isimlerin Youtube kanallarına da göz atabilirsiniz. Buse Terim, Ahu Yağtu ve Didem Soydan gibi ünlü kadınlar, kanallarında sürekli yeni içerikler paylaşıyor.

Vardır bir bildikleri...

Geçtiğimiz haftanın en ilgi çekici isimleri Serdar Erener ve Okan Bayülgen'di. Nişantaşı sokaklarında Serdar'ı önlükle gördüğümde, 'Bir bildiği vardır elbet; fikir adamı ne de olsa' dedim... Hemen ardından Ulus 29'da gördüğüm Okan Bayülgen'in 'Müfettiş Gadget' tarzı yine aynı düşünceye kapılmama sebep oldu. Ne de olsa iki adamın da ortak özelliği; üstün zekaları. Bu ince zeka, kimilerine delilik gibi geliyor. Unutmayın; zeki insanlar hem gerçek dünya ile bağlarını koparmazlar, hem de hayal dünyası içinde yaşarlar. Ne de olsa ürettikleri şeyler, gerçek dünyada kullanılacaktır. O yüzden onların fantastik dünyalarında neler oluyor bilinmez. Şimdi diyeceksiniz; 'Bir insanın giyimi kuşamı, zekasıyla ilgili bu kadar iz taşır mı?' Bal gibi de taşır ve o kişinin iç dünyasıyla ilgili çok ince mesajlar verir. Doğru gözle bakmayı bilirseniz tabii...

Çocuklu ailelerden beyaz yakalılara AVM haritası

AVM profilleri diye bir gerçek varmış canlarım... Hiçbir AVM gezgini, birbirine benzemez ve bulunduğu semtin etkisinde kalırmış. Bu haftaki dersim bu oldu. İstinye Park, City's, Kanyon, Zorlu ve Akasya alışveriş merkezlerinin içinde bambaşka kitleler nefes alıyor, omuz omuza yürüyor... Peki hangi AVM'de neler dikkatimi çekti; ufak bir liste yaptım:
Akasya'da çocuklu ailelerin sayısı oldukça fazla. Sağınızdan solunuzdan hızla bebek arabaları geçiyor. AVM'nin içindeki Kidzania, 4-14 yaş arası çocukların akınına uğruyor. Eğer benim gibi çocuktan kaçıyorsanız, pek sizlik bir yer değil ama çoluk çocuk sahibiyseniz vakit geçirmek için ideal.
İstinye Park'ta; lüks marka tutkunları ağırlıkta. Açıkhava bölümündeki kafeler, sohbet için tercih ediliyor. AVM'nin kapalı kısmında ise genellikle hızlı bir tur yapıp ihtiyaçlarını alan modern şehirliler var. Alışveriş sonrası Masa'da bir şeyler atıştırmak en havalı hareket.
City's'de daha çok Nişantaşı'nın bekarları, tek başına takılıyor. Onları sinemada, sporda veya Makro'da market alışverişinde görebilirsiniz. Bir sonraki randevusunu beklerken vakit öldüren, soğuk havadan kaçanlar da burada.
Kanyon tam anlamıyla beyaz yakalılar cenneti; çevredeki plazalarda çalışanların nefes alıp sosyalleşebildiği tek alan. Takım elbiseli kitle; dosyaları, akıllı telefonu ve laptop'ını elinden düşürmeyerek sürekli bir toplantı halinde. Sadece pazar günleri, piyasa sever gençlik Kanyon'un sinemasını parselliyor, mekanlarında yiyip içiyor.
Zorlu Center; ünlü isimlerin konserleri, gösteri, davet ve partilerine katılanlarla tam bir şenlik alanı gibi. Böyle zamanlarda dolup taşıyor, pek bir havalı oluyor. Magazinsel mevzusu da bol bir AVM burası... Bu hafta Ayşe Kucuroğlu'nun sinema daveti ve öncesindeki Cantinery'de toplanan elit kalabalık çok konuşuldu. Peki ya ben? Şunu anladım ki hiç mi hiç AVM insanı değilim. O elektrik akımının içinde hareket etmek sinirlerimi hoplatıyor! Para harcamak zorundaymışım hissine kapılıyorum. O yüzden açıkhavada dolanabildiğim Nişantaşı, Beyoğlu, Karaköy sokakları daha benlik, daha samimi.