Haftanın en çok konuşulan olaylarından biri; Cem Yılmaz'ın 'Ali Baba ve 7 Cüceler' filminin Zorlu PSM'deki galasıydı. 'Koyu renk' giyinme kuralına uyan birçok davetli, kırmızı halı (pardon mavi halı) heyecanını yaşamak için erkenden olay yerine damladı. Biz de onlardan biriydik ancak mavi halıya çok alışık değildik tabii... Halının, filmin sponsorlarından Pepsi'nin logo rengi nedeniyle mavi olduğunu öğrendik. Gala o kadar kalabalıktı ki; mavi halının tadını çıkarmak bir yana, nefes almak bile oldukça zordu. Metrelerce uzayan kuyruğa tahammül edemeyenler galadan firar edip soluğu Lucca'da aldı. Mekanın yeni mönüsünün tadıldığı, Aslı Atamer'in sergisinin renk kattığı sanatsal bir yemeğe katıldık. Lucca'daki ayaküstü sohbetin ilk cümlesi de 'Hayırdır tatlım, galaya gitmedin mi?' oldu. Konuşulanlara bakılırsa, 2 bin kişilik bir davetli listesi varmış ve salon tıka basa dolmuş. Neyse ki galada, geçtiğimiz hafta H&M-Balmain davetinde yaşanan hırçınlık yaşanmamış; kimse kimseyi ittirmemiş ya da Cem Yılmaz'ın üzerine atlayıp onu kaçırmaya çalışmamış! Kuyruğa aldırış etmeyip sabredenler, rötarlı da olsa filmi izleyebildi. Sonra mı? Bebeköy Backyard'daki after party'de filmin kritiği yapılıp eğlenildi.
BAL KABAĞI VE TRÜF MANTARI
Galadan kaçıp Lucca'ya gittiğimde içeride karma bir kitle vardı; boho renklerine bürünmüş Karaköy tiplemeleri ve kıravatını sıyırmış takım elbiseli genç işadamları... Yeni mönüde ise iki baskın öğe vardı: Biri balkabağı, diğeri de trüf. Zaten içeri girdiğinizde masaların üzerindeki balkabakları dikkatinizi çekiyor, diğer yandan burnunuza keskin bir trüf kokusu geliyor. Balkabaklı çorba, balkabaklı risotto ve balkabaklı walldorf salata, hemen ardından siyah trüf mantarlı makarna ve trüflü pizzetta ile tam bir patlama yaşıyorsunuz! O akşamki davetin en dikkat çeken isimleri; bir köşede sakin sakin etrafı süzen Teoman ile barda arkadaşları ile sohbet eden ve 'Cilt bakımını kime yaptırıyor acaba?' diye meraktan öldüğüm Meltem Cumbul'du. Kendisi, gecenin en güzel ve asil davetlisiydi... Unutmadan; deri tulumuyla dikkat çeken tasarımcı Ersöz Ata da asi ve sıra dışı stiliyle ilgi odağı oldu.
YALIN AYAK DANS
Lucca'dan sonra arkadaşını kapan Soho'ya ışınlandı. 'Contemporary İstanbul'un partisi varmış, koş koş!' diyen üyeler, sanat fuarının 10'uncu yaşını dans ederek kutlayan sanatçıların arasına karıştı. Bir ara yalın ayak dans eden kadınlar dikkatimi çekti; belli ki tüm gün fuarda o topuklu ayakkabılarla ayakları şişmiş. Bu arada 18 Kasım'da ünlü tasarımcı Brian Atwood, Soho House'daki Cecconi's'de olacak. Öğle yemeği eşliğinde tasarımcıyla sohbet etme fırsatı yakalayacaksınız. Beymen'e koşup birer Brian Atwood ayakkabısı alın ve onunla yiyeceğiniz öğle yemeğinde yerinizi kapın!
ÜNLÜ ZİYARETÇİLER
Contemporary'nin ön açılışında galerilere göz atan koleksiyonerlerden değildim elbette ancak Instagram'da biraz sanatsal doz basabilmek adına en iddialı eserleri fotoğraflamak için biraz turladım. En popüler ve magazinsel galeri; Aykut Cömert'in video art çalışmalarının sergilendiği Siyah&Beyaz Galeri oldu. Belçim Bilgin ile de ayaküstü yeni dizisini konuştuk. Belçim'in o gün tek izin günüymüş ve tüm gününü sanata ayırmış. Sonra da oğlunun yanına gidecekmiş. Ee ünlülerin olduğu yerlerde eserlere bakma süresi uzuyor; kim ne giymiş, ne konuşuluyor diye kulak kabartılıyor, haksız mıyım...
ŞIKLIĞIN ZİRVESİ!
Cemiyet zarafetinin zirve yaptığı Spago'daki Pandora davetinde ise tam bir şıklık yarışı vardı. Neslişah Alkoçlar'ın hamileliğin son aylarındaki hal ve tavrına hayran kaldım; enerjisi 10 numara beş yıldız! Buse Terim oldukça zayıflamış; hemen tüyo ver Buse! Bianca Somer ise Hermes çantasının içindeki köpeği Hero ile davetin en sempatik ismiydi. Sitare Akdilek, samimiyetiyle cemiyetin en doğal kadınlarından biri; insan yanından ayrılmak istemiyor. 'Davetin en şık kadınları kimdi?' diye sorarsanız; kesinlikle Beyza Arslan, Yasemin Masis ve Burcu Esmersoy'du.
