Gelenek kelimesinin sözlük anlamından uzaklaştığımız bir çağdayız. Ama ben inadına eski kafamdan, geleneğimden göreneğimden vazgeçmeyeceğim, büyüklerimizden, dedelerimizden kalan ne varsa sahipleneceğim. Kendime bu sözü verdim perşembe gecesi Ses Tiyatrosu'nda... Ferhan Şensoy'un Münir Özkul'dan devraldığı kavuk, gözyaşları içinde Rasim Öztekin'e devroldu. Sosyal medya hesaplarından o anları paylaşanlar arasında 'Kavuk da neymiş?' diyenler vardı. O soruyu Instagram'dan, Twitter'dan bana sorana kadar aç bir bak, araştır değil mi? Geleneksel Türk tiyatrosunun sembolü olan kavuk, gerçek bir sembol, müzelik bir parça... Ama buradaki asıl amaç; tiyatroyu ayakta tutmak. Usta oyuncu Ferhan Şensoy'un şu sözleri ne kadar gerçek, ne kadar manidar: "Yeni kuşaklar tiyatroya pek yüz vermiyor, onlar dizilerde ve reklamlarda oynamak istiyor. Arkamızdan gelen bir ordu yok." Türkiye'de tiyatro, her gün daha da küçülüyor. Ferhan Abi'nin Ses Tiyatrosu'nu ayakta tutmak için ne kadar çabaladığını, halen turneye çıkıp oyununu sahnelediğini biliyorum. O hâlâ vazgeçmemişken, genç oyuncuların yeni bir dizi projesi bekliyoruz diye pinekleyip yan gelip yatmasına anlam veremiyorum.
Türk konuklara yakın ilgi
Soho House, çarşamba gecesi düzenlenen bir partiyle birinci yaşını kutladı. Üyeler, sokağın diğer ucuna uzanan bir kuyruk oluştururken, benim gibi parti sabırsızları sıraya kaynak yapma derdindeydi! Bu partiye kadar, Soho House hakkında birçok dedikodu çıktı. Yok kulüp kapanıyor, yok sahil hattına taşınacak... Soho'nun bir kitlesi olduğunu bu partide anladık. Her katta başka bir DJ'in performans sergilediği partide, merdivenler ünlü isimlerle dolup taştı. Bir köşede Ece Sükan trend muhabbeti yaparken, diğer bir köşede Teoman arkadaşları ile ritim tutuyordu. Kulübün en popüler noktası ise, Yunan restoranının bulunduğu Mandolin'di... Sebebi ise; kırmızı Etro ceketi ve kırmızı çoraplarıyla siyah giyinme kuralını yıkan Cem Yılmaz'dı. Gece boyunca çevredeki kadınların göz hapsindeydi Yılmaz... Partiye bin 500-2 bin konuk katıldı. En güzel detay ise; Soho House'un kurucusu Nick Jones ve ekibinin Türk misafirlerle bire bir ilgilenmesiydi.
Gündüz kuşağı kadınlarının gözdesi
Gitgide AVM'lere hapsolarak yaşayan Dubaililere dönüşüyoruz. İstanbul'un en popüler AVM'lerinden Zorlu Center da 'AVM hayatını sevmem, işim olmaz' diyenleri bile içine çekmiş durumda. Zorlu'da geçtiğimiz günlerde yeni bir mekan daha açıldı. Zanzibar'ı Nişantaşı'ndaki Reasürans Pasajı'ndan bilirsiniz; bir klasiktir. Ancak uzun zamandır sesi soluğu çıkmıyordu, şimdi yeni yerinde meraklılarını ağırlamaya başladı. Zorlu Center'a bir kat üstten bakan, geleni geçeni dikizleyip şahane yemekler tadabileceğiniz bir mekan olmuş. Daha ilk günlerinde cemiyet kadınları tarafından keşfedilmiş bile.
Yogaya merak sardı
Raisa-Venessa Sason'un yeni koleksiyon davetinde, Merve Boluğur'la ayaküstü lafladık. Merve'nin pilates takıntısını bilmeyen yoktur. Spor fotoğraflarını sosyal medyada bol bol paylaşıyor. Merve, şimdilerde yogaya merak sarmış; haftada bir-iki kez mutlaka yoga seanslarına katılıyormuş. Bir süredir popülerliğini yitiren yoga, Merve sayesinde tekrar gündemimize oturur mu bilinmez...
Sevenlerini sevindir Oya Abla
Günlerdir Oya Abla'dan gelecek, yüzümüzü güldürecek, derin bir oh çektirecek haberi bekliyoruz. Hastaneyi birbirine katan Bülent Ersoy, bir an bile yanından ayrılmayan Sibel Can, Nur Yerlitaş, Orhan Gencebay-Sevim Emre ve 'Oya'yı ayağa kaldırın' çığlıkları atan diğer dostları... Ateş düştüğü yeri yakar elbet... Her sabah Oya Abla'nın yattığı hastaneden gelecek iyi haberi beklesek de, ben en büyük sabrı oğlu Gurur'a diliyorum. Gurur, hayatının sınavını veriyor. Hastaneye giden her ziyaretçiyle bire bir ilgileniyor, metanetle uyumadan dimdik ayakta duruyor. Hadi Oya Abla sevenlerini sevindir, toparla kendini ve ayağa kalk. Seni seviyoruz...
