Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERT VİDİNLİ

Uçak içinde sağlıklı yaşam

'Newyork'un zamanı vardır' diyenler, tamamen palavra atıyor. Bu şehir her zaman güzel, her zaman yenilik doğuruyor. THY'den biletimi aldıktan hemen sonra kabin mönümü kendim seçtim.
Okurlarım bilir, sağlam bir diyet dönemindeyim, firar etmem imkansız.
O yüzden seçeneklerdeki az yağlı diyet mönüsünü gözüme kestirdim... Tabii ne servis edileceğinden bi'haberim, telefondaki arkadaş da bilmiyor, uçak içindeki kabin çalışanları da. Business Class hostesleri her seferinde koca bir belirsizlikle yüzüme bakıyor...
'Benim mönümde ne var?' desem de nafile, 'Cevabı kutunun içinde saklı' diyorlar... Şansımıza ne çıkarsa!
Buradaki ince eleştirimden sonra yemek servisi başlıyor. Sonuç beklentimin üstünde, tam da kalorisi hesaplı haşlanmış sebzeli tavuk ve balık buğulama.
Yaşam koçum görse kıskandırdı, o derece lezzetli... Ama diyorum ya, dünya insanı sağlıklı yaşamla kafayı bozmuş durumda.
Bu diyet mönülerine, sağlıklı yaşam reçetelerine, ödemsiz uçaktan inmemize yardımcı olacak içeceklere de uçak içinde daha çok ihtiyaç var... Bakın o zaman benden size yıldızlı pekiyi gelir. Light uçuş kafası yaşayan benim gibi yüzlercesi, binlercesi var ne de olsa...

ÜLKEDEN ÇIKMAK ZOR
New York uçağına binmeden önce geçilen güvenlik önlemlerine aşinayız ancak üç kere de ayakkabı çıkartılır mı? Soyun, giyin, sil baştan sabırla her defasında aynısını yap, of daraldım. Tam da bu serüven bitti artık uçağa biniyoruz derken 'son çağrı' uyarısı verildi. Haydaaaa tam uçağa biniş kapısının yanında yeniden bilgisayarınızı, montunuzu, hatta ayakkabılarınızı çıkarınız lütfen. Onlarca soru sil baştan... O kadar hızlı davranmama rağmen neredeyse uçağa en son binenlerden olacaktım. Bu güvenlik meselesini sıklaştırmanın teknolojik olarak daha iyi bir uygulama ile yapılanı yok mu?
Bir kerede bu iş bitse olmaz mı? Neyse bakalım inişte bizi neler bekliyor acaba? Hemen söyleyeyim; New York'a girişler de seçimler sonrası zorlaşmış sanki ya da bendeki psikolojik etkisi bu. O kadar çok soru sordular ki, aman Allah'ım her şey beni mi bulur? Neyse orada da bavullarım, üstüm başım bir tur arandıktan sonra şüpheli imajımı yıkarak evin yolunu tuttum...
Şimdi Manhattan'dayım...

ME TRODAKİ Wİ-Fİ
Eve giderken metro kullananlardanım bende. Yoksa şehrin trafiği bizim İstanbul'u çarpar kat be kat üstüne çıkar. Metro istasyonlarındaki Wi-fi bağlantısını kıskanmamak elde değil. Bizde de keşke olsa ücretsiz, full çekeninden. Benim gibi online insanların bir dakika bile internet bağlantısı olmayan telefonla yaşaması mutsuzluğa atılan bir adım demek... O yüzden bizimkiler de metrolarda gerekeni yapsın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA