Gündemimiz, hafta sonu futbolda zirve yapan şiddet ve yitip giden gencecik bir can.
Hiç yakışmıyor değil mi bize?
Koskoca adamların kavga etmesi, tribünlerden önce futbolcuların birbirine girmesi, gencecik bir fidanın sırf bir takımı tutuyor diye kalbinden bıçaklanması... Hiç yakışmıyor değil mi? Yakışmıyor, evet. Peki, şaşırtıyor mu? Orasına bir bakalım isterseniz...
Bugün ülkedeki sorunun, futbolda şiddet olduğunu düşünüyorsanız fazla iyimsersiniz. Bir şiddet sorunumuz var, evet; ama futbolla sınırlı değil. Toplumun geneline bir tahammülsüzlük hakim. Millet birbirini yiyor; üstelik sosyal statü falan da dinlemiyor. Ülkenin en kalburüstü semtlerinde de görüntü aynı.

TRİBÜNE GÖNDERMEYİN
O yüzden birilerimiz trafikte eve ulaşmak için her türlü zorluğa katlanırken, bazılarımız emniyet şeridine girmeyi tercih ediyor.
Çünkü ortak yaşamaya; sana, bana ve bize saygı göstermeye mecbur hissetmiyor kendini.
Uyardığınız zaman da 'yeşil dev'e dönüşüyor.
Yollar, otomobiller; kaldırımlar, yayalar içindir, değil mi? Bugüne kadar kaldırımımıza park etmiş kaç tane arabayı oradan indirtmek için teşebbüste bulunduk?
Uğraşıp başımıza ihale almak istemiyoruz ama biz uğraşmadıkça, o gasplar daha da büyüyor...
Ülkenin her köşesinde kadınlar öldürülüyor. Üstelik gizli saklı yerlerde değil; milletin gözü önünde. Eline bıçağı, silahı alan gözü dönmüş koca/ sevgili; nerede bulursa orada indiriyor ölümcül darbeyi. Kadınlar devletten koruma istiyor; devlet toparlanana kadar bir can daha toprağa giriyor.
Sadece insanlar değil, hayvanlar da ölüme terk ediliyor. Hayvanlara işkence videoları, gururla YouTube'a yükleniyor. Bu ülke hâlâ yerde yatan köpeği ayağının tersiyle dürten insanlarla dolu.
Bu ülkede kimsenin birbirine tahammülü yok... Her kötü olaydan sonra iki gün üzülüp ışık hızıyla aynı psikopatlık seviyesine dönüyoruz. Daha önce tribünlerde can alınmadı mı? İnsanlar birbirlerine girmedi mi? Hangisinden ders çıkarttık?
Buradan annelere sesleniyorum, çünkü bu işi ancak siz çözersiniz: Her yanımızı saran bu çıldırmışlık hali bitmeden çocuklarınızı tribünlere göndermeyin. Hakkınızı, sütünüzü helal etmemekle tehdit edin ama yollamayın.
Bilsinler; dünyada hiçbir futbol başarısı, gözünüzden süzülecek bir damla yaştan değerli değil...