Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Bağırmadan da olur

Cuma sabahı Kanaltürk'te Leyla Alaton'u izledim. Türk kadının makus kaderini değiştirmeye, ezilen, horlanan, aşağılanan, yok sayılan kadının yerine kendi ayakları üzerinde duran, kendi parasını kazanan, meslek sahibi, güçlü bir Türk kadını profili yaratmaya adamış kendini. Bunları anlattı program boyunca.
Söyledikleri; hepimizin istedikleri... Hayalini kurduğumuz Türk kadını tipi.
Yalnız Leyla Hanım iki saat boyunca o kadar bağırdı, çağırdı, masayı yumrukladı ki; söyledikleri hayır mı, şer mi anlaşılamadı.

BAĞIRMAYA GEREK YOKTU
Yahu, ne gerek var boyun damarların kabarana kadar bağırmaya?
Amaç dikkat çekmekse tamam, bir şey diyemem ama yine de bir sözün etkili olması için avaz avaz söylenmesine gerek yok ki!
"Biz kadınlar olarak iyi davranılmayı, insan yerine konmayı, saygı duyulmayı hak ediyoruz" dedi, gönlümüzü fethetti; o ayrı.
Ama ardından İstanbul'un göbeğinin göbeğini yani Cihangir'i anlatan bir şehir hikayesi olan 'Yalan Dünya'yı bayılarak izlerken; erkeği maço, kadını ezik gösteren ve genelde şehrin kenar mahallelerinde geçen dizileri hiç beğenmediğini ve bunların senaryolarını kadınların yazdığını öğrenince iyice delirdiğini de ekledi.
İşte Alaton'un o beğenmediği diziler, aslında tam da Türkiye'yi anlatan gerçek hikayeler.
Ne 'Muhteşem Yüzyıl' gibi binbir gece masalı, ne de 'Yalan Dünya' gibi Türkiye'nin tırnağının ucu kadar bir kesimi anlatan hikayeler.
Gerçekler Leyla Hanım'ın hiç hoşuna gitmemiş ki; bu dizilerin kadın senaristlerini cehennemlik ilan etmekten çekinmiyor.
O öyle deyince, insanın aklına hemen; bu ülkenin en bilinen, en başarılı iki kadın senaristi Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu geliyor.
'Yaprak Dökümü', 'Fatmagül'ün Suçu Ne?', 'Aşk-ı Memnu' ve şimdi de 'Kuzey Güney'i yazan o iki kadın yani...
Leyla Alaton'un "Cenennemde yerleri hazır" dediği iki isim onlar olmalı.
Bir kadın kendini; başka kadınların sorunlarını çözmeye, güçlenip birey olmalarına yardımcı olmaya, başlarını dimdik tutmalarını sağlamaya adamış olabilir. Ama bunları, etrafındaki üç-beş şakşakçının gazına gelmeden, daha makul bir üslupla söylese çok daha etkili olabilir.

BAŞKA KADINLARI AŞAĞILAMASA...
Ya da kadın gücüne kendini adamışken başka kadınları aşağılamasa, eleştirinin dozunu kaçırmasa, kendisini sırat köprüsü katibi ilan etmese daha da şahane olur.
Kendisini cennetlik, gerçek hikayeler yazıp toplumun olumsuz yanlarına ayna tutan hemcinslerini boğazı patlarcasına bağırarak cehennemlik ilan etmekle bu iş olmaz.
Ya da olursa ayıp olur.
Cuma sabahı o ekranda yapılan gibi; kaş yapayım derken göz çıkartılabilir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA