Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Kadın başıma ne işim var burada?

Bu ülkede yaşayan insanların yüzde 99.9'una göre bir kadının tek başına tatile çıkmasının iki sebebi olabilir:
- Ya sevgilisinden ayrılmış veya kocasından boşanmıştır ve aranıyordur...
- Ya da evde kalmıştır ve aranıyordur.
Yani her halükarda yalnız seyahat eden, otellerde, motellerde bir başına konaklayan kadın öyle pek sağlam pabuç değildir.
Başına her an her şey gelebilir ve kimse de bu durumdan mesul değildir! (Bakınız, yalnız seyahat eden turist kadınların başlarına gelenlere.) İşte genelde bu anlayışın hüküm sürdüğü topraklarda, ben de bu hafta kelleyi koltuğa aldım ve kalktım, yollara düştüm.

İÇ SESİNİ DİNLEMEK
Aslında kelimenin gerçek anlamıyla 'kalktım' ve yola çıktım.
Şöyle oldu: Sabah uyanıp pencereyi açtığımda mis gibi bir Çeşme havasıyla karşılaştım ve bu son güneşli günlerin tadını çıkarmak üzere plaja gitmeye karar verdim.
Ama bu arada son günlerde de canım iyiden iyiye bir şeylere sıkkın.
Hayatımda bazı temizlikler yapmam, önemli kararlar almam falan lazım. Çünkü aslında her şey iyi gitmesi gerekirken birtakım tıkanıklıklar yüzünden su akıp yolunu bir türü bulamıyor.
İşte benim de biraz yalnız kalıp, insanların bana verecekleri, ancak kendilerine zor yeten akıllarına kulak asmayıp kendi iç sesimi dinlemem lazım.
İşte kafamda tüm bunlar dönerken dedim ki; hemen her gün gittiğim o sahil yerine ben başka sahillere dümen kırayım.
Kararı vermemle yola düşmem arası yarım saatti!
Doğru düzgün çanta bile yapmadan tekerlekler güneye döndü ve ben kendimi dört-beş saat sonra Gümüşlük'te buldum. İlk geceyi, yıllardır burada yaşayan çok sevdiğim, çok eski bir dostumun evinde geçirdim.
Ertesi sabah o işe gitti, ben de kendime inziva yeri aramaya koyuldum.
İndim Gümüşlük sahiline ve başladım sora sora gezmeye.
Ve sonunda burayı buldum. Şu anda bu yazıyı yazmakta olduğum Beach Apart'ı...
25 senelik bir işletmeymiş burası.
Altı restoran, üstü dört odalı apart otel.
Aslında otel de değil. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda ailecek gittiğimiz efsane Bodrum tatillerinin o dönemdeki pansiyonları gibi...
Hani böyle aile işletmesidir ve eşyalar biraz toplamadır...
Şifonyer başka, dolap başka, nevresimler tertemiz, beyaz sabun kokulu ama biraz solmuş ve çiçekli, perdeler beyaz püsküllü Bodrum işi, atmosfer sıcacık, pırıl pırıl, işletme sahipleri neşeli, pozitif enerjili... İşte öyle bir yerde buldum kendimi.
Otel kumsalda, odam terasta ve 180 derece deniz manzaralı.
Minik bir mutfağım var.
Ama asıl; o terasta ayaklarımı uzattığımda karşımda, binlerce yıl önce Kral Mousolos ve sevgilisi Artemisya'nın özel olarak Tavşan Adası'na gelip izledikleri ihtişamlı bir gün batımım var!
Şimdi ben dört gündür 'Su akar Türk bakar' hipnozuyla gözlerimi ufka dikmiş, ilk günden kokumu alıp peşime takılan ve benimle birlikte odaya yerleşen iki Gümüşlük kedisiyle bu terasta yaşıyorum.
Dalga sesleriyle uyuyorum, sabah erken uyanmaktan nefret eden ben, saat 7-8 gibi yataktan fırlıyorum.
Minik bir fırın var, oradan sıcacık ıspanaklı-peynirli börek alıyorum, gazetelerimi kolumun altına sıkıştırıyorum, sahilin bütün kedi ve köpeklerini arkama takıp biraz da yürüyüş yapmış oluyorum.
Sonra uzun bir kahvaltı, sonra kahve, sonra gazeteler, deniz, güneş, yayılıyorum.

GÖZYAŞLARI TEMİZLİK
Ölçüyorum, biçiyorum; sağımdan solumdan sarkan ve ilerlememi engelleyen ne varsa onları bünyemden kesip atma kararı alıyorum.
Bazen burada yaşayan arkadaşlarımla bir yemekte buluşup biraz da makara yapıyorum tabii ama bu kararlarım genelde gün batımında tek başına oturup gözyaşı tahliyesiyle birlikte alınıyor.
Haa bir de bir akşam üstü şöyle bir olay oldu: Biraz da şiş gözlerle Gümüşlük'ün meşhur Mimoza'sına oturdum.
Servis yapan arkadaş halime üzüldü mü ne, "Bari masanızı biraz renklendireyim" deyip çiçekler serpti, mumlar döşedi; bütün bunları bin bir itinayla gerçekleştirdi.
O, halime acıyıp sağolsun şefkatini esirgemezken, ben 'tercihli yalnızlığın aslında bir lüks olduğunu' söyleyemedim kendisine.
Neyse, durumum biraz dramatik görünse de aslında vallahi değil.
Ben halimden memnunum. Çünkü tek başına tatil yapan her kadının 'aranmadığı' gibi, her akan gözyaşı da hüzün göstergesi değildir.
Temizliktir temizlik! İnsanın içini yıkar, arındırır. Tek başına yolculuk bazen büyük ihtiyaçtır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA