İşte benim Ajdam! Cumartesi gecesi Turkcell Kuruçeşme Arena'dayız. O kadar kalabalık ki, duracak yer bulmak imkansız. Herkes onu bekliyor. Ve o çıkıyor... İnsan bir elbiseye vurulur mu? Vuruluyorum Ajda'nın Nur Yerlitaş imzalı pembe mini elbisesine.

İki şarkı sonra açıklıyor Ajda Pekkan. Salı gecesi gecce.com'un davetinden sonra arabaya binerken çukura basmış, bileği incindi zannetmiş. Eve gitmiş, buz koymuş, bakmış, olacak gibi değil, doğru hastane. Meğer ayağını kırmış. "Konseri iptal edelim" tekliflerini geri çevirmiş. Çünkü o konserlerde kendini buluyor, şarkı söylerken yaşıyor. Çözüm Nur Yerlitaş'tan gelmiş, dünyanın en rahat botları 'Ugg'ı elbisesine göre süslemiş.

AJDA BİZİ ESKİLERE GÖTÜR
Ajda Pekkan ayağının kırıldığını söylemese tahmin etmeye imkan yok! Ne bu? Adrenalin mi? Sahne aşkı mı? Profesyonellik mi? Kırık ayakla binlerce kişiyi büyüledi Ajda Pekkan.

Neydi bu konserin özelliği? Cevap tek: Şu ana kadar yapılmış en iyi Ajda Pekkan repertuvarıydı. 'Ajda Bizi Diskoya Götür' muhabbeti sona ermiş Ajda bizi eskilere götürmeyi seçmiş. 'Bir Sihir', 'O Benim Dünyam', 'Hancı', 'Yalan Dünya', 'Saklambaç'... Özlediğimiz Ajda şarkılarıyla onu dinlemenin bambaşka bir güzelliği var.

Konser sonrası kuliste konuşuyoruz, soruyorum "Canınız acımadı mı Ajdanım? Kırık ayakla üç saat sahnede kaldınız?" Gülüyor; "Sorma o kadar acıdı ki... Ama ben profesyonelim."

Kuruçeşme Arena'da sigara yasağı var. Bilin bakalım nasıl? Orta alanda ve Turkcell Lounge'da içilmiyor, deniz kenarında serbest. Konser arası deniz kenarı tıklım tıklım doluyor. Yine de bu kadar çabuk yasağa saygı gösterilmesi müthiş bir şey. Tiryakilere alkış.

TWITTLE BENİ BEBEĞİM...
Hafta sonu elimiz ayağımız kesildi. Twitter hacklendi... Nasıl karalar bağladığımı bilemezsiniz. Devir teknolojiye aşık olma devri. Biraz da kendimize galiba... Misal ben, Twittlemeden duramıyorum. Cep telefonuma bile yükledim. Her yerden durum bildiriyorum, dünyayı takip ediyorum. Özel hayat mı? O da ne? Özel hayatın yerini 'şov hayat' aldı. Hayatını kare kare, dakika dakika bildiriyorsun... Gizlenmene imkan yok, zaten gizlenmek istemiyorsun. Yiğidin malı meydandadır hesabı mı? Yok canııım, olur mu öyle şey, bizimkisi yiğitlik değil, gösteriş ve çılgınca beğenilme arzusu. Twittle beni bebeğim, seni daha çok seveceğim.

Konserden sonra Ortaköy Anjelique'e gidiyoruz. Anjelique ve Absolut 100'ün ortak çalışması, 2009 yaz fotoğraf kitabı 'Marvelous' geçiyor elime. Müdavimlerinin en şık, en havalı, en Anjelique fotoğraflarını çekmişler. Huzurlarınızda iyi çekilmiş fotoğrafın gücü! Herkes bu kadar güzel mi? Sabah aynada burun buruna geldiğin kendine bile yabancılaşıveriyorsun. "Bu ben miyim?" bakışıyla kalakalıyorsun. Fotoğraftaki seni pek beğeniyorsun. Gerçeği boş versene, elinde kapı gibi allı pullu kanıtın var.
Sen güzelsin! Daha ne isteyeceksin?... Evet! Anjelique'i seviyorum.

GELECEK DE GELECEK
Tanışmak... Hadi kolaysa sil baştan, sar başa. Dokunmak... Tanı yeniden, öp yeniden, keşfet yeniden.
Yeni bir bakış, yeni bir ruh, yeni huylar, yeni alınganlıklar, yeni mutluluklar. Sıfırdan başlıyorsun. Hooop! Yoksa sen de mi sıfırdan başlarken arkandaki ilişkileri cebinde getiriyorsun. Yapma!

Kimsenin fotoğrafını başkasının yüzüne yapıştırma! Etme.
Aslında haklısın! Çok haklı! O kadar yandı ki canın, hayallerin avuçlarının arasında tuzla buz oldu ki, haklısın. Bir daha denemeye, güvenmeye gücün yok mu zannediyorsun? Şaka mı yapıyorsun?

Aşıkken ne güzel bir şey oluyorsun. Kandırma kendini, küsme kendine. Sen sevdikçe, aşık oldukça yaşıyorsun.
Dene! Korkma! Gelecek mi? Amaaan, boş ver takma! O nasılsa gelecek! Kim tutabilmiş ki onu? Anın tadını çıkart, mutluluk hanene ekleme yap. Aşkkolik ol onun yüzünden inşallah!