Erdinç Acar'ın sunucu Ece Erken'e aşkını ilan etmek için Bodrum'da 26 bin Euro'luk saatini denize attığı haberine topluca çok güldük değil mi efendim? Hatta üşenmedim, kalemi korkak alıştırmadım ben de dün bir yazı döşendim. Ece Erken dün sabah durumu yalanladı. Hatta sinirden hızını alamayıp gereksizce, "Buna inanıp da köşelerinden yazanlar aptaldır" demeçleyiverdi. Olsun varsın bir de bize aptal densin. Alınacak değiliz ya canım.

CEP TELEFONU DENİZE
Ece öyle diyorsa haber yanlıştır. Aman yanlış olsun, rica edeceğim aşkın ispatı 26 bin Euro'luk saatlerin denize atılmasına kalmasın. Kalmasın da acaba bir erkek bizim için denize atacaksa nesini atsın? Cevabım tek ve net. "Tutmayın beni, Ayşe'yi seviyorum, aşkımı ispat etmek için ille de bir şeyi denize atacağım" diyen bir vatandaş çıkarsa ondan bir tek dileğim var (mutlu olsun yeter değil). Allah rızası için beni seven erkek cep telefonunu denize atsın! Bıktım bu cep telefonlarından. Bitmek bilmeyen SMS'lerinden, sönmek bilmeyen kırmızı ışıklarından, durmayan bip biiplerinden, twitter mesajlarından, Blackberry Messenger muhabbetlerinden.

BEN Mİ BİP BİP Mİ?
Ağız tadıyla kimseyle muhabbet edemez oldum. Sanırsınız cep telefonları elimize yapışmış. Herkesin tek gözü telefonunda. Cümleleri tekrar etmekten, dinlenmemekten, karşımdakiyle göz göze gelememekten kurdeşen dökeceğim valla. Ve günümüzde bir erkeğin aşkını ancak böyle anlayabileceğim. Benimleyken cep telefonunu kapatıyor mu, kapatmıyor mu? Yoksa sürekli telefonuyla mı uğraşıyor?.. Benden söylemesi, devir başka devir... Birinin aşkına inanmak istiyorsanız, ondan telefonunu kaldırmasını rica edin. Bakalım ne yapacak, sorun o soruyu; "Ben mi, bip bip telefonun mu?" (ne günlere düştük be). Haydi bakalım hop hop hop! Aşık olan kazansın.