Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Sadece 4 yaşındayım tamam mı?

Geçen hafta hayatım: Uyan, kendine geleme, kahve iç, gazete oku, kendine geleme, havuza gir, işlerle uğraş, kendine gel, acıkırsan yemek ye, üşendin mi yeme, kitap oku, müzik dinle, yazı yaz, yan gel yat, yüz...
Düşün, düşünme, spora git, istemezsen gitme, proje üret, olmadı üretme, arkadaşlarınla buluş... Ne yaparsan yap! Her şey kendine göre.
Bu hafta hayatım: Uyan, sıkıysa kendine gelme, kahvaltıda ne hazırlayacağını düşün, hazırla, havuza girecekler aman dikkat! Gözünü üstlerinden ayırma, oyna, dur oynama, havuzdan çıksınlar...

MAKARNA VAR MI?
Yüzme öğret, Disney Channel izle, çocuk dünyasına gir, okuma saati kitap oku, pilavı domatesli yemez mi? Haydaaa, başka pilav yap, bikinisi ıslak kalmasın, güneşte kalmasın, tetikte ol.
Düşüp kaymasınlar yerleri sil, gir havuza, çık havuzdan, oyunlar bitti yeni oyun yarat, sorulara cevap bul, bulamazsan kendini yol.
Çok şükür uyudular...
Yani her şey onlara göre.
Onlar kim? İki büyük aşkım Defne ve Ceren. Yani kuzenimin kızları. Biri 6, diğeri 4 yaşında... Defne'nin kendi tabiriyle "Dört buçuk falan değil Ayşe, sadece dört tamam mı?" Tatil için bu hafta bendeler. Ben neredeyim? Valla ben bende değilim, orası net.
Hem çok heyecanlıyım, hem de hiç olmadığım kadar cevapsız. Çünkü bünye çocuk dünyasına Fransız...
Şöyle bir örnek vereyim; kuzenim yani anne Ebru yüzerken sorar: "Ayşe makarna var mı, çocuklar çok sever?"
Benden hazırlıklı olmanın tarifsiz gururuyla omuzlarımı geriye atarak cevap; "Aaa o nasıl söz! Tabii var, dolu canım..."
Ebru: "Dolu mu?"
Ben: "Fiyonk var, burgu var, çubuk var. Ay, Ebru, sen beni ne zannettin?"
Ebru kahkahayı basar: "Kızım o makarna değil, yüzülen makarna, hani denizde, havuzda tutunduğun uzun şey!"
Olaylara öyle hakim değilim yani.

ARGO NEDİR?
Dün Ceren'le iki dakika yalnız kaldım, çocuk avaz avaz annesini çağırdı.
E nasıl çağırmasın, ne konuşacağımı bilemeyip en son "Argo nedir?" diye soruyordum çocuğa.
Bizim Murat, benden beter. Ceren'i almış karşısına, aklı sıra ilginç olacak, sorduğu soruya bak: "Bir kilo pamuk mu ağırdır, bir kilo demir mi?"
İkinci soru: "Ankara'da neden liman yoktur?"
Çocuk bakakaldı tabii. "Anneee! Ben her gün bu soruları cevaplamak zorunda mıyım?"

BUGÜN ÇOK KEYİFSİZİM
Benim de onlardan farkım yok. 'Hannah Montana', 'İyi Şanslar Charlie', 'Çilek Kız' gibi kahramanlarla tanışıyorum.
Bilmediğimi çaktırırsam kınanıyorum. Sıfır yeteneğimle resim yapmaya çalışıyorum, her hareketimin nedenini açıklamam gerekiyor falan.
Bebek konuşmasına girersem, "Agu gugu, aman da ne tatlı, böcüklere baaak" ayaklarına yatarsam azarı işitiyorum. Yok öyle bebek muamelesi, öyle uyanıklar ki.
Bütün dünyamız onların etrafında dönüyor. Mutlu muyum? Hem de nasıl. Salak mıyım? Oooo hem de nasıl?
Ve anlamış bulunmaktayım; annelik uzmanlık isteyen bir müessese. Çok acayip, çok sabır gerektiren, çok kalpten...
Anneler de Japon malı gibi maşallah; hem aşçı, hem öğretmen, hem arkadaş, hem anne.
En iyisi ben kendimi biraz daha beklemeye alayım.
Bir dakika Defne bir şey söylüyor:
"Ayşe, bugün çok keyifsizim."
"Efendim?"
Ebruuu, yetiş!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA