Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Sıkılmak yok, bu da benden blog!

Bana bu ara bir yazma geldi.
Sanırım kendimi en iyi hissettiğim şey bu; yazmak yani.
Kitabımın da çıkmasıyla artık coşmuş haldeyim. Açıldım mı ne; sürekli yazasım var.
Evde sağda solda defterler, notlar... iPad'de ve telefonumda; internette ilgimi çeken fotoğraflar, yazılar, haberler...
Oldukça eğleniyorum yani.

İMDAAT DEĞİŞİYORUM
Bu ara yemek yapmaya da dadandım; bir de içimdeki korkuları yıkmaya... Onu, sonra ayrıntılarla anlatırım.
Değişmeyi, önümüze çıkan engelleri aşmayı isterken; değişimden amma da korkuyoruz, değil mi?
Mesela benim değişim lafını duyar duymaz midem kaynamaya, içim çekilmeye başlıyor.
İMDAAAT değişiyorum!
Sanırım memnun olsak da, olmasak da; bulunduğumuz mevcut durumun rahatlığında asılı kalıyoruz. Bunu kolay buluyoruz.
Bkz: Garanticilik kol geziyor.
Ne şapşallık...
Neyse... Kimse tek bir konudan, tek bir zevkten, tek bir bakış açısından ibaret değil elbet.
Müsaadenizle de olmasın zaten.
Hani bir sürü şeye merak saranlara 'maymun iştahlı' derler ya; bence hiç de değil, onlar hayata iştahlı. Ohh canına yarasın; kişi neyi merak ediyor, neyi denemek istiyorsa denesin, olmadı vazgeçsin, yeter ki pes etmesin, köşeye çekilmesin canım.
Mesela aklıma resim yapmayı da koydum, önümüzdeki kış yemek kursuna katılmayı da.
Beceremesem de denerim; oturup dizi izlemekten, boş boş muhabbet etmekten, koyunları saymaktan, Twitter'da onun bunun hayatını takip etmekten bin kat iyidir.
Ve nihayet, yıllar önce ismini satın aldığım ancak bir türlü (tabii ki üşengeçliğimden) açamadığım internet sitemi açtım.
Onun da bildiğiniz ünlü sitelerinden olmasını istemedim. Yani ünlümüzün en havalı fotoğraflarından oluşan galerisi, konser tarihleri, albümleri, şarkıları, şarkı sözleri, köşe yazıları vesaire...
Dedim ki: "Sitem de benim gibi olsun. Ben neysem, o olsun. O yüzden blog olsun."

ZAMAN GEÇMİYORMUŞ...

Bu işleri en iyi yapan şirketlerden Ocelott'un sahibi arkadaşım Sertaç Öğüt'e gittim; "Sertaç bana bir el ver" dedim. Sağ olsun blog'umu tasarladı ve bana nasıl kullanacağımı öğretti.
Ve şimdi yazılarım, dinlediğim şarkılar, okuduğum kitaplar, özel fotoğraflar, pişirdiğim yemekler, seyahatlerimin ayrıntıları ve fotoğrafları, gazete köşeme sığmayan ve köşeye konu itibariyle giremeyen, hayatımda ne varsa blog'umda. Ayrıca pek yakında konularında uzman arkadaşlarımın yazıları da yer alacak.
Geçen gün bir arkadaşım sıkılmaktan, zamanın geçmemesinden, yapacak bir şey bulamamaktan dert yandı. Şaşırdım.
İsteyince, şöyle bir sağına soluna, içine, dışına bakınca; yapacak öyle çok şey ve o kadar az zaman var ki...
Eğer siz de sıkılıyorsanız, günlerin geçmediğini düşünüyorsanız, yapacak bir şey bulamıyorsanız, bütün gününüzü sosyal medyada harcıyorsanız; bir durun ve düşünün bence.
Para harcamaya gerek olmadan yapacak, öğrenecek, kendinize katacak bir çuval şey bulabilirsiniz.
Bahane üretmek kolay, asıl kendinizde olay.
Gördüğünüz gibi kafiyemi de yaptıktan sonra adresimi vereyim; www.ayseozyilmazel. net ve yazıyı burada bitireyim.
Hadi, hadi kalkın, tavana bakmak yok.




Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA