Ayrılığın modeli olur mu; olurmuş, oluyormuş.
Oluyor yani, çevremdeki ilişkilerin geldiği son durumu dikkatle ve hayretle takip ediyorum; gözlerime inanmak istemiyorum doğrusu.
Az sonra anlatacağım.
Bana gelince; aşk konusunda boşa almış, camları açmış, fona sakin bir müzik koymuş, kafayı sıfırlamış gitmekteyim.
Hayır, sevgili bulamayınca 'bekarlık sultanlıktır' nağmesine bağlayacak, aşka, ilişkilere burun kıvıracak, biriyle tanışır tanışmaz tüm tükürdüklerimi yalayacak kadar konu üstünde tecrübesiz ve samimiyetsiz değilim. Ancak nazar değmesin, bu konuda çok iyiyim.
Birini düşünmemek diye bir hal varsa eğer, zirvesindeyim.
Yok yani. Aklımda, kalbimde kimse yok. İhtimal bile yok.
SIRADAKİ ŞARKI KİME?
Tabii komik kareler yaşanmıyor değil.
Misal geçen gece birinci halka kanka grubumla toplandık; rakılar, müzikler, sohbetler...
Herkes birinden söz ediyor. Kimi açılamamış, kimi ayrılmış, kimi muammalarda...
Evet, aşık ve mutlu olan yok tabii ki.
Hayır, olsa cuma cuma bizim yanımızda işi ne, değil mi? Alır aşkını, bitanesini, balını, kuşunu; takar koluna, gezer, gezmezse sinemaya gider, gitmezse tatildedir, tatil olmazsa evde kumrular gibidir falan.
Neyse, ortam böyle. Bendeniz sanırsınız uzaylı. Ortam uygun, hazır ayaktayken efkarlanayım diyorum, canım çekiyor, kafayı yokluyorum, hatta duyguları zorluyorum; ne yazık ki olmuyor. 'Sıradaki şarkı ondan bana gelsin' kıvamında bile titreşemiyorum, siz düşünün yani.
Gelin görün ki arkadaşlarına halatlarla bağlı kişi kontenjanından benimkilere atılan her kazık, sinirlerimi fazlasıyla bozuyor.
Gidip o pis adamların boğazına çökmek, solaryuma yarımşar saatten 10 kere arka arkaya sokup kızartmak, derilerini soymak istiyorum.
Çünkü bunlar 2014 model, ayrılmayı bilmeyen öküzler.
Bugünlerde erkeklerin Top 5 ayrılma şekli şöyle:
1 Whatsapp mesajıyla ayrılanlar:
Bak sen şu girişimciliğe, şu el çabukluğuna, şu vurdumduymazlığa ya! Sen aylarca, yıllarca beraber ol, koltukta poponu yayarken, iki mesajla konuyu kapat.
ÖLÜMÜNE İNKAR
2 Toz olup kaybolanlar: Bunların Whatsapp'tan mesaj atacak cesareti bile yok. Bir sabah ansızın kayboluyorlar.
Ara ki bulasın. Artık kafayı mı yersin, dedektif mi tutarsın, ilk gördüğün yerde terlikle mi kovalarsın; bilemiyorum. Hele senin telefonunu açmayıp on dakika sonra tweet atanlar yok mu...
3 E-posta döktürenler: Benim favorim bu grup. Romantiğim, teknolojiyi kullanırım, üç beş özlü söz patlatırım, hem yüz yüze konuşmanın ağırlığından yırtarım, hem de 'kötü adam'dan sayılmam kafası herhalde. Yahu aynı şehirde oturuyorsun, evlerinizin arası 10 dakika, ne e-posta? Bir de o mesajlar imla yanlışlarıyla dolu olmuyor mu, bir de araya Özdemir Asaf'tan şiirler sıkıştırılmıyor mu; aman Allah'ım!
4 B locklama sistemiyle ayrılık:
Nankör tabir ettiğimiz arkadaşların ayrılık formülü de bu. Twitter, Facebook, Instagram, Whatsapp artık ne varsa topundan basıyorlar engellemeyi; ulaş ulaşabilirsen.
Sanırsın FBI adamı uykusundan aldı, tanık koruma programına soktu. Öyle bir acayiplik.
5 Kavga çıkarmak suretiyle ayrılık:
Ki bu bilindik ve eski bir yöntemdir.
Bugünlerde daha sık ve acımasızca kullanılıyor. Şöyle ki; dünyanın en saçma konusundan erkeğimiz kavga çıkarır. Misal; 'Telefonu üç kere çaldırdım açmadın, nasıl açmazsın.' Açmazsın açmazsın, duymazsın, işin vardır; çağrı merkezinde görevli misin? Sonra ortalık yanar; adam bağırıp çağırır ve çekip gider. Gidiş o gidiş.
Kesin başka bir kadın vardır. Adamın mottosu 'ölümüne inkar'dır. Bir süre barışacakmışsınız gibi seni oyalar, arkadaşlarınızla 'Beni çok sinirlendiriyor' gibi mesajlar yollar. Ne zamanki öbür kadınla işler tıkırına girer, bizimki de uzar gider.
GERÇEK ADAMI ANLAMAK
Bilmem anlatabildim mi? Keşke ilişkilere sondan başlama şansımız olsaydı; o zaman kimin gerçekten adam olduğunu anlayabilirdik. Tabii olmuyor, ille de yolda giderken gerçekler ortaya çıkıyor.
İnsanların sevdiğini söyledikleri kişilerden vazgeçiş biçimlerini benim kafam basmıyor.
