Bütün salon ayakta, dakikalarca alkışlıyoruz ve alkışlamaya doyamıyoruz... İşte nefis bir gece geçirmek bu... İşte iliğine kemiğine kadar doymak, duyguların coşması, kafanın tıkır tıkır çalışması bu...
Haluk Bilginer ve Esra Bezen Bilgin'in oynadığı 'Pencere'den bahsediyorum. Orijinal adı 'Skylight.' Yazarı David Hare...
Moda'daki Oyun Atölyesi'nde oynadıkları oyun, pazartesi akşamı Zorlu PSM sahnesindeydi.
Salon ağzına kadar dolu...
SİYAD'dan 'Ana Yurdu' filmindeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Esra Bezen Bilgin'i tiyatro sahnesinde izlemek, ilk amacım. Haluk Bilginer'in oyunculuğu, karizması, eşsizliği için cümle kurmaya zaten kelimelerim yetmez.
Az kalır, kavruk durur.
Salon ağzına kadar dolu, balkon bile...
Gençler, genç kızlar, el ele sevgililer; seyircinin çoğunluğu.
Hikaye; 'Kyra' ve 'Tom'un hikayesi, çekişmesi, aşkı...'Tom', bildiğiniz öküz! Yani biz kadınların öküz tabir ettiği erkeklerden ama var bi' şeyler onda; saf öküz değil.
Parayla her şeyi halledebileceğini zannedenlerden.
'Kyra', müthiş sağlam bir kadın; ideallerini, düşlerini kovalayan bir kadın. 'Kyra' ve 'Tom', altı yıl ilişki yaşamış, 'Tom' evliyken...
'Kyra', ailenin içinde bir genç kızmış o zamanlar.
Yasak aşkları ortaya çıkınca 'Kyra' kaçıyor. 'Kyra', 'Tom'a aşık ama gururlu ve farkında. 'Tom' ise önce kendine aşık, sonra 'Kyra'ya.
Üç yıllık ayrılığın ardından karşılaşıyorlar. Daha doğrusu karısının ölümünden bir yıl sonra 'Tom', 'Kyra'nın evine çıkageliyor ve muhabbet başlıyor.
Bu sadece kadın ve erkeğin çekişmesi, kafa ayrılığı değil. Bu iki ayrı insan dünyasını, algısını masaya yatıran, hayatı aşktan eğitime, düzene kadar sorgulatan müthiş bir metin.
Yani iki ayrı pencerenin, çatır çatır ortaya konması.
Her şeyi zenginlik ve güçle çözeceğini zanneden 'Tom' ile ideallerine sığınmış, belki de onları kendisine siper etmiş, sadece parayı değil bir işe yaramayı, dünyaya bir şeyler katmayı amaç edinmiş 'Kyra'...
Haluk Bilginer yine olağanüstü etkileyici.
Esra Bezen Bilgin dibine kadar sahici.
Mimikleri, elleri, kolları, bluzunu düzeltişi, oturuşu, tonlaması... İki kişilik bir oyunculuk şöleni 'Pencere'.
İzlerken kendine o kadar çok soru soruyorsun ki, kafan tıkır tıkır çalışmaya başlıyor.
İlişkilerini, hayatına giren arkadaşları, aileni, sevgililerini tek tek gözünün önünden geçiriyorsun.
En çok da kendini, yargılarını, inandıklarını, peşine takıldıklarını...
İki pencere... İkisi de yüzde 100 doğru değil, iki pencerenin birinden bakmak hayata yüzde 100 hakim olmak değil.
'Pencere'; 27-28-29 Mart'ta Oyun Atölyesi'nde var. İnternette bilet bulamayınca arayıp sizin için sordum. Çok az bilet kalmış, sadece Oyun Atölyesi gişesinden alabilirsiniz. Nisan ayı için programı takip etmeniz gerekli. Ben Nisan'da bir kere daha izlerim.
