Sanılanın aksine; teknik direktör ve futbolcudan iyi köşe yazarı çıkmıyor. TV'de yorumcu olarak idare ediyorlar ama gazeteye yazmak (telefonla yazdıranlar çoğunlukta) çok farklı bir uzmanlık gerektiriyor. TV'de müthiş performans sergileyen eski futbolcuların bile gazetelerdeki köşe yazıları tat vermiyor. Çünkü yazmak için uğraşmıyorlar, telefondan aceleyle bir şeyler yazdırıyorlar. Yazan editörün de o gece işi çoksa, ortaya tatsız tuzsuz yazılar çıkıyor.
Bunun en son örneğini; Aykut Kocaman'da yaşadık. Aykut Hoca'nın Hürriyet'teki ilk köşe yazarlığı macerası bende hayal kırıklığı yarattı. Editör sormuş; o da görüş vermiş, köşeyi telefondan yazdırmış. Tabii bu da yazının kalitesini düşürüyor. Yazıdaki asıl sorun ise Kocaman'ın analiz yaparken hiç topa girmemesi, fark yaratacak yorumlar yapmaması. Tıpkı maçlarda futbolcularına yaptırdığı gibi top dolaştırmış.
Ee ne yapacaktı; yıllardır beraber çalıştığı İsmail Kartal'ın hatalarını yüzüne mi vuracaktı, eski futbolcularının hatalarını ti'ye mi alacaktı? Aziz Yıldırım'ın transfer yapmayıp futbolcular arasında rekabeti öldürmesini, takımını yaşlı bırakmasını mı eleştirecekti? Aykut Hoca, Fenerbahçe'den daha yeni ayrıldı, takım bıraktığı gibi. Hatta hâlâ aynı taktikle oynuyorlar; Kartal, Aykut Hoca'nın defansif oyun anlayışına 'u' dönüşü yaptı.

BEKLENTİSİ VAR
Hal böyle olunca, Aykut Hoca futbol yorumculuğu (köşe yazarlığı) yapamaz anca top dolaştırır. Özetle; Kocaman'ın köşesi, tıpkı teknik direktör olarak oynattığı futbol gibi sıkıcıydı. "Aykut Hoca, Mustafa Denizli'yi örnek almalı. Denizli'nin beklentisi yok, rahat rahat herkese çakıyor!" diyeceğim ama Aykut Hoca'nın beklentisi var, hâlâ FB'ye dönme ihtimali var.