Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAİT GÜRSOY

Yüz yıllık çınar, İHL

İmam Hatip Liseleri (İHL) kuruluşundan günümüze en çok tartışılan eğitim kurumları olmuştur. Bazı kesimler, bu okulların Tevhid-i Tedrisat'a aykırı olduğu iddiasında. Diğer kurumlardan farklı tipte insan yetiştirdiğini öne sürüyorlar. İHL'lerin özellikle son yıllarda fazla mezun verip, istihdam fazlasına yol açtığını ve mezunlarının mesleğe yönelmediğini söylüyorlar.
Bilinçli ve kasıtlı olarak yükseköğretimin belirli alanlarına yerleşip, mezunlarının da din hizmetleri dışındaki alanlara yöneldiğine işaret ediyor ve kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. İHL'lerin meslek okulu olma hüviyetinden uzak- laştığını öne sürerek, okul ve öğrenci sayılarının, Diyanet'in din hizmetleri alanındaki personel ihtiyacına göre arz-talep dengesi çerçevesinde sınırlandırılmasını istiyorlar. Bunlar, son derece yanlış düşünceler.
İlk örneği 1913'te açılan Medresetü'l- Eimme ve'l-Huteba'ya kadar uzanan İHL'ler, yaklaşık bir asırdır eğitimin olmazsa olmazlarından birisi olmuştur. 1924'te, genel medreselerle birlikte Medresetü'l-Eimme ve'l-Huteba da kapatılmıştır. Ancak, aynı yıl tekrar 34 İmam ve Hatip Mektebi açılmıştır.
Geçirdiği değişimler ve yüklendiği yeni anlamlarla İHL'ler Türkiye'nin modernleşme tarihinin aynası gibidir; içinde iniş ve çıkışlar, sahiplenme ve karşı koyuşlar vardır. "Aydın din adamı" yetiştirme idealiyle başlayan bu tarihçe "çocuklarımız okusun, dinini de öğrensin, dünyasını da imar etsin" arzusuna doğru evrilmiş, genel eğitimle din eğitimini birleştiren bir eğitim modeli olarak halkımızca benimsenmiştir. Bu okullar ülkemizin ürettiği bir eğitim modelidir. Bugün bu model, dünyanın diğer bölgelerindeki Müslümanların da dikkatini çekmekte, örnek alınmakta, benzerleri kurulmaktadır. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın Afganistan, Pakistan gibi İslam ülkelerine yaptıkları ziyaretlerde İmam Hatip modelini önermeleri kayda değerdir.
İmam Hatip Okulları denilince, Mahmut Celalettin Ökten hocayı hatırlamak gerekir. 1951'de İstanbul İHL'nin kurucu müdürü olarak tayin edilip vefat ettiği 1961'e kadar hizmet eden Celal Hoca idealindeki nesli şöyle ifade eder; "Asrın ihtiyaçlarını müdrik, Doğuyu ve Batıyı bilen münevver, aydın desinler diye dinden taviz vermeyen, dindar desinler diye de dinden taviz vermeyen, tavizsiz fakat müsamahakâr bir gençlik..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA