Türkiye'nin en iyi haber sitesi
M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU

Tarihî Atatürk'e kavuşmak

"Tarihî Atatürk"ün inşa edilmesi, imparatorluktan ulus-devlete geçiş süreci ve devlet ideolojisinin oluşturulmasında kullanılan fikir kaynaklarını değerlendirmemizi mümkün kılmakla kalmayarak, seksen dokuz yıllık bir ulusdevletin kurumsallaşmasını tamamladığı ve rüştünü ispat ettiğini de ortaya koyacaktır

Vefatının yetmiş dördüncü yılında "tarihî Atatürk"ü tartışmanın fazlasıyla uzağında oluşumuz düşündürücüdür. Atatürk etrafında yaratılan şahıs kültü, onu, düşüncelerini ve uyguladığı siyasetleri kendi bağlamlarında anlamamızı imkânsız kılmaktadır. Bu kült onu ancak menâkıb ve vecizeler aracılığıyla ulaşılabilen bir insanüstülük zırhıyla çevreleyerek tarihselleştirmeyi önlemektedir.

Kurucu lider kültleri

Söz konusu kült tartışılırken gözden kaçırılan önemli hususlardan birisi bunun sadece bir "şahıs kültü" olmakla kalmayıp aynı zamanda bir "kurucu lider kültü" olmasıdır. Bu kültün rejim devamlılığı amacıyla "zamandan bağımsız yol göstericilikle" vazifelendirilmesi onu daha da güçlendirmiştir.
Kurucu lider kültleri, genel şahıs kültlerine nazaran daha dayanıklı olmakta ve toplumlar kurumsallaşma süreçlerini tamamlayıncaya kadar etkilerini sürdürmektedir. Bu kültler, totaliter ve otoriter toplumlarda daha yaygın biçimde görülmekle birlikte bu niteliği taşımayanlarda da ortaya çıkabilmektedir.
Lipset İlk Yeni Millet çalışmasında George Washington kültünün uzunca sayılabilecek bir süre ne denli güçlü olduğunu anlatır. Genç cumhuriyeti ziyaret eden Paul Svinin her Amerikalı'nın Washington'un resimlerini ya da heykellerini "evinde bulundurmayı kutsal bir vazife telâkki ettiğini," bunun ise kendilerinin "azizlere ait imajlara sahip olmasıyla" benzeştiğini yazmıştı. Pek çok Amerikalı, Tanrı'nın Washington'u çocuk sahibi yapmayarak "tüm milletin babası" olmasını mümkün kıldığına inanıyordu.
Washington'un ölümünden sonra gerçekleştirilen anma törenlerinde kullanılan abartılı söylemi değerlendiren İngiltere büyükelçisi, yeni liderlerin bu yolla ülkenin "millî karakterinin" oluşturulmasına katkıda bulunulacağını düşündüklerini belirtmişti ki, bu söylem Amerikan İç Savaşı öncesine kadar sürdürülmüştü. Washington kültü tartışılırken onun özgürlük, demokrasi ve cumhuriyet üzerine kılı kırk yaran felsefî tartışmaların yapıldığı bir toplumda oluşturulduğunun unutulmaması gerekir.
Dolayısıyla, fabrikalarda Lenin köşeleri oluşturularak devrimin ve yeni kimliğin kökleştirilmesine çalışılan Sovyetler Birliği ile amaç açısından fazla bir fark bulunmamaktaydı. Temel farklılık, Washington'un devletin kuruluşunda çok önemli rol oynayarak sonrasında büyük hizmetler yapmış, örnek alınacak bir siyasî ve askerî lider olarak kültleştirilmesine karşılık, mezarı ile okul ve fabrikalardaki köşeleri dördüncü boyutu, yâni ölümsüzlüğü sembolize eden küp biçiminde inşa edilen Lenin etrafında oluşturulan kültün rejimin sürdürülmesine hizmet etmesiydi.
Çocuklara söyletilen "Lenin Moskova nehri kıyısında yaşıyor/ Kremlin'in beyaz taşlı duvarı altında/ Ve ne zaman bir fabrikada motor bozulsa/ Ya da diyelim ki, kuraklık başgösterse/ Lenin başını kaldırır/ Fabrikaya gider, motoru tamir eder/ Ve bulutları susamış tarlalara doğru sürer" benzeri şiirlerde de ortaya konulduğu gibi, Lenin, Amerikan okullarında yüksek karakterini ortaya koyan "kiraz ağacı hikâyesi"nin toplumsallaştırma amacıyla kullanıldığı Washington'dan farklı olarak sadece "örnek alınacak" değil, "yol göstermeye devam edecek" insanüstü bir lider olarak kültleştiriliyordu. Washington örneğinin tersine kurumlaşmanın tamamlanması kültün bir kenara bırakılmasını gerekli kılmıyordu. Kült rejimin devamı için gerekliydi.
Burada söz konusu olan, kurucu lider kültü ile birleştirilerek, "ölümsüzlük" temasını vurgulayan şahıs kültünün sadece önemli konularda değil, "hayatın her alanında" ve "zamandan bağımsız olarak" yol gösterici olmasıydı. Bu nedenle Washington üzerine sayısız biyografi kaleme alınarak yaşamının her aşamasının farklı yaklaşımlarla değerlendirilmesine karşılık, Bolşevik liderin yazdıkları ve söyledikleri, adına kurulan bir enstitü aracılığıyla sürekli biçimde taranarak güncel siyasetler ve uygulamaları meşrulaştırma amacıyla kullanılmıştır.

Kült ve tarihî Atatürk

Atatürk etrafında oluşturulan külte baktığımızda, bunun hem kimlik kazandırma ve değişimi somutlaştırma hedefli kurucu lider, hem de rejim devamlılığını sağlama amaçlı, "zamandan bağımsız," yol gösterici şahıs kültü özellikleri taşıdığını görebiliyoruz. Diğer bir deyişle, kurumsallaşmanın ilerlemesi ve toplumda kimlik değişimi alanında önemli mesafe alınması, kültün bir kenara bırakılarak "tarihî Atatürk"e ulaşılmaya çalışılması neticesini doğurmamıştır.
Burada söylenilmeye çalışılan yirminci asrın önemli liderlerinden birisi olan Atatürk'ün yaşam, düşünce ve siyasetlerinin incelenmemesi, onlardan toplumumuzun gelişimini kavrama açısından ders çıkarılmaması değildir. Tam tersine bunların yapılması bize günümüzü anlamamız açısından önemli faydalar sağlayabilir. Ancak bu incelemenin amacı güncel uygulama ve siyasetleri meşrulaştırma olmamalıdır.
Güncel siyasetleri meşrulaştırma amacıyla kullanılan mistik bir kültten arındırılan tarihî Atatürk'ün ortaya çıkarılması, sadece imparatorluktan ulusdevlete geçiş süreciyle millet inşaında en önemli rolü oynamış bir liderin düşünce ve siyasetlerini anlamamızı değil, bu süreci ve ulus-devlet ideolojimizin oluşturulmasında kullanılan fikir kaynaklarını da değerlendirmemizi mümkün kılacaktır. Bunun ise bize menâkıb ve vecizelerden daha iyi yol göstereceği, sorunlarımızı anlamamıza yardımcı olacağı şüphesizdir.
"Tarihî Atatürk"ün inşa edilmesi, bunun da ötesinde, seksen dokuz yıllık bir ulus-devletin kurumsallaşmasını tamamladığı ve rüştünü ispat ettiğini de ortaya koyacaktır. Atatürk, insanüstü kurucu lider kültü bir kenara bırakılarak, bir devlet kurucusu, millet inşa edicisi ve literatus olarak kendi tarihî bağlamında değerlendirilirse Türkiye'de millî birliğin sağlanamayacağını, kimlik buhranı yaşayacağını düşünmek anlamsızdır. Bu konularda toplumumuzda ciddî sorunların varolduğu doğrudur. Ancak söz konusu kültün bunların hallinde herhangi bir yarar sağlamadığı ortadadır.

Kültün karşı tezi
Toplumsal gelişmemiz önünde bir engel haline gelen insanüstü, hiçbir konuda hiçbir düşünceden etkilenmeyerek, zamandan bağımsız, kutsanması gereken kuramlar geliştirmiş kurucu lider kültünün eleştirilmesi doğal ve gereklidir. Ancak kültün karşı tezinin Atatürk'e kişisel düzeyde saldırı ya da yeni kültler yaratılması olmadığı da unutulmamalıdır. Kültün karşı tezi Atatürk'ün tarihselleştirilmesi ve tarihî Atatürk'ün ortaya çıkarılmasıdır.
Bunun Atatürk'e ve topluma saygısızlık olduğunu düşünmek ise ciddî bir hatadır. "Yaşamış tüm insanlar içinde iyi adamların en büyüğü ve büyük adamların en iyisi olarak" kültleştirilen George Washington'un süreç içinde tarihselleştirilmesi ne ona ne de Amerikan toplumuna saygısızlık olmamıştır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA