Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Diyânet ve 'bir kısım' seküler mahalle

Mustafa Kemâl ve arkadaşları, Türkiye'nin bir İslâm Devleti niteliğinde olmasını arzu etmiyordu. Hilafeti de bu amaç önündeki bir engel olarak gördükleri için lağvedip yerine Diyânet'i kurdular. 1924 Anayasası'nda yer alan "Türkiye Cumhuriyeti'nin dini, din-i İslâm'dır" ibaresini de 4 yıl sonra kaldırdılar. Strateji şuydu: İslâm, toplumun en hassas değeri olduğu gibi onu kökten lağvetmek, komünist rejimlerde olduğu gibi temelden yok edip ateist bir ülke kurmaya çalışmadılar. Bunun yerine, İslâm'ı ezilmesi gereken bir düşman gibi değil, toplumu yönetmeyi kolaylaştıracak zararsız ve hatta yer yer faydalı bir manivela olarak kullanmak istediler.
Ancak Diyânet'in laik devletin organik kurumlarından birisi olması da ortaya bir oksimoron çıkarıyordu. Zira bu, din işlerinin göbekten devlete bağlandığı bir duruma tekabül ediyordu. Günümüzde bu oksimoron devam ediyor. Ancak Müslümanların tüm vakıflarına el koyan, onlardan gelecek tüm geliri 90 yıldır sömüren, Müslümanların din ve toplum algısına 'dil devrimi'yle en ağır darbeyi vuran, alimleri ya asan ya da süren, vs. bir devlet söz konusu olduğu için bu oksimoronun 'alacaklı' olan kısmında şüphesiz Müslümanlar yer alıyorlar.
Laik mahalle içinde, ironik biçimde Ak Parti iktidarının hızlanmasını sağladığı sekülerleşme sayesinde, eski laiklerden farklı olarak İslâm'a mesafeli değil, İslâm'a düşman olan bir grup neşet etti. Bu grup için İslâm aslında temizlenmesi gereken bir 'cerahat' olsa da, her fırsatta Diyânet'e 'çakmak' için bir sebep bulup, bunu da İslâm'a ve Müslümanlara mal ediyorlar. İslâm'a kategorik olarak karşı olanlar, 'gerçek İslâm'ın ne olduğunu Müslümanlara öğretmeye kalkıyorlar. Evet fıkra gibi ama hali pür melalimiz özetle bu.
En son Diyânet'in internetten aldığı soruları cevapladığı platformda, kişiye özel olarak yazılmış bir cevabın çarpıtılıp sonra da haberleştirilmesi üzerine yine aynı fıkranın tatsız bir versiyonunu daha yaşamış olduk. "Babanın kızına şehvet duymasının nikâhı düşürüp düşürmeyeceği" üzerine olan soruya verilen cevapta, fıkıh alimlerinin büyük kısmının nikâhı düşüreceği yönünde görüş belirttiği bildiriliyordu. Ama İslâm düşmanı tavrı malum bazı yayın organları bunu "Diyânet'e göre 'Babanın kızına şehvet duyması helal'" diye duyurdu. Cevabın hiçbir yerinde bu ifade geçmiyordu ama çarpıtmanın kitabını yazanlar için bunda bir beis yoktu. Birden İslâm'ı ensesti onaylayan, Müslümanları da buna inanan 'sapıklar' olarak kodlayıp, sosyal medyada da "Sapık Diyânet Kapatılsın" başlığıyla kampanya yaptılar.
Hâlbuki biraz dinler tarihi okuyan, ensestin medeniyet tarihinde en başta dinler tarafından yasaklanmış olduğunu, o çok bayıldıkları Freud'un bunu uzun uzun izah ettiğini, İslâm'ın bu husustaki hükmünün ise istisnasız olduğunu bilirdi. Lolita romanına methiyeler düzen, evlatlık kızıyla evlenen Woody Allen'ı yere göğre sığdıramayan, ensest ve pedofiliyi açıktan savunan grupların olduğu bazı AB ülkelerinden 'kopyalayapıştır' yasa ithal etmek isteyenler için fazla bir 'aşırı tepki' bu.
Üstelik, inançları doğrultusunda Müslümanların seküler hayat biçiminin özellikle bazı veçhelerine 'sapık' diye saldırmaları mümkünken bunu yapmamış olmalarına rağmen, önce Diyânet'i sonra da Müslümanları 'sapık' ilan edip asgari nezâket çerçevesine bile uymadılar. Zira arzu ettikleri Müslümanlarla barışçıl bir birarada yaşam kültürü oluşturmak değil, olabildiğince Müslümanları ezmek, ezemedikleri yerde ise kendilerini ezen konumundan alıkoyan pratiklere sövüp mağdur ilan etmek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA