Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İBRAHİM KALIN

Terör ve Barış arasında

Türkiye, Suriye'de DAEŞ ve Irak'ta PKK olmak üzere iki terör örgütüne karşı aynı anda mücadele ediyor. Terörle mücadele, uluslararası hukukun ve kamu düzeninin en temel prensiplerinden birisidir, Türkiye de mücadelesini bu prensipler çerçevesinde yürütmektedir. Yani hem DAEŞ hem de PKK'ya karşı yürütülen operasyonlar uluslararası hukuk kurallarına uygun ve hem komşularımız hem de müttefiklerimizle koordineli bir şekilde yürütülmektedir. Türkiye, Suriye sınırı DAEŞ'ten tamamen temizlenene ve PKK terör saldırılarını durdurup silah bırakana kadar bu operasyonlara devam edecektir.

Geride bıraktığımız yedi ay boyunca Türkiye, DAEŞ örgütü ile ilişkisi olduğu şüphesi ile 500'den fazla kişiyi gözaltına aldı ve bunlardan 100 kadarı tutuklandı. Ayrıca 1600'den fazla yabancı DAEŞ örgütü ile ilişiği olduğu gerekçesi ile sınır dışı edildi ve sınırlarımızda 15 bin yabancının ülkeye girişi yine aynı şüphe ile engellendi. Geçen hafta yapılan polis operasyonlarında yabancı uyruklu yüzlerce kişi DAEŞ örgütü ile ilişiği olduğu gerekçesi ile gözaltına alındı. Türkiye, sınırları içerisinde bütün DAEŞ bağlantılarını temizleyene kadar mücadele edecektir.

Türkiye, terörle haklı mücadelesini devam ettirirken birileri DAEŞ ve PKK'ya yapılan operasyonları sorgulamakta ve meşruluğunu gölgelemeye çalışmakta. Türkiye'nin DAEŞ'e operasyon yapmasını anlıyor fakat PKK hedeflerini neden vurduğunu anlayamıyorlar. Gerekçeleri ise gerçekten komik: "Çünkü PKK da bir yandan DAEŞ ile savaşıyor." diyorlar. Yani Türkiye'den bir terör örgütü ile savaşırken diğer terör örgütü ile adı konmamış bir anlaşma yapmasını bekliyorlar. Hâlbuki yakın siyasi tarih, devletlerin iş birliği yaptığı terör örgütlerinin yine dönüp aynı ülkelerin başına bela olduğu örneklerle dolu. Bu konu, üzerinde tartışılacak bir konu değildir, devletler bir terör örgütünü saf dışı bırakmak için bir başka terör örgütü ile iş birliğine gitmemelidir.

Meseleye daha basit bir çerçeveden bakalım: DAEŞ, uluslararası kamuoyu tarafından ilan edilmiş bir terör örgütü, DAEŞle mücadele için uluslararası bir koalisyon var ve Türkiye de bu koalisyonun bir parçası. PKK ise ABD ve AB olmak üzere onlarca ülkenin listesinde olan bir başka terör örgütü. Durum böyle iken PKK'nın Suriye'de kendi çıkarları gereği DAEŞ karşıtı bir mücadele yürütüyor olması bu örgütün Türkiye ve Irak'ta yaptıklarını temize çıkarmak için bir bahane olamaz.

'Türkiye Kürtleri vuruyor' yalanı

Maalesef bugün PKK ile Türkiyeli Kürtleri eşitlemek gibi menfur bir girişim söz konusu. Evet, 'Türkiye Kürtleri vuruyor' cümlesi ilk anda kulağa şaka gibi gelse de geçtiğimiz hafta belli başlı Batı basınında "Türkiye, DAEŞ ile savaşan Kürtleri bombalıyor" başlıklarını gördük. Batı basını, bir müddettir zaten Türkiye ile ilgili pek çok gerçeği çarpıtmakta fakat açıkçası, bu kadarına şahit olmamıştık. Defaten altını çizmekte fayda var, PKK, Kürtlerin temsilcisi değildir, Kürtler de PKK demek değildir. Türkiye, PKK mevzilerini vuruyor, mühimmat depolarını, karargâhlarını, terörist yetiştirmek için kurulan talim kamplarını vuruyor, Kürt vatandaşlarını değil.

Bu, her şeyden evvel kamu düzeni için elzem bir tedbir, zira PKK, 7 Haziran seçimlerinden beri sınırlarımız içinde 300'den fazla terör saldırısı gerçekleştirdi. Bu derece yoğun terör saldırılarına karşı hiç kimse Türkiye'den eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez. PKK'yı barış güvercini gibi görenler, bu terör örgütünün binlerce Kürt'ün ölümünden de mesul olduğunu unutmuş gözüküyorlar. PKK kendi safında yer almayan Kürtlere de zulmetmiş bir örgüttür, Türkiye ve Suriye'deki muhalif Kürt gruplarını nasıl acımasızca katlettiğini hatırlayalım. 90'larda Mesut Barzani Kuzey Irak'ta kontrolü ele alana kadar Iraklı Kürtlerle de savaşmıştı. Bu yüzden bugün hala PKK, Kürdistan Bölgesel Yönetimini (KRG) Ortadoğu'da Kürtlerin liderliği açısından kendisine rakip gibi görmektedir.

Bugün milyonlarca Türkiyeli Kürt, PKK'nın modası geçmiş Marksist-Leninist ideolojisini ve az gelişmiş milliyetçiliğini benimsemiyor. PKK lobisi Batı'da bir PKK romantizmi oluşturmayı başarsa da, PKK'nın bir terör örgütü olduğu gerçeği değişmiyor. Zaten bir terör aygıtı olduğu için de Türkiye'de yürütülmeye çalışılan barış sürecini önce manipüle etmeye kalktı ve şimdi de açıkça sabote ediyor.

Bugün PKK propagandası yapanlar, PKK'nın ateşkesi tek taraflı bozduğunu ve barış sürecinin sona erdirdiğini de sık sık unutuyor. Öcalan'ın PKK'ya silah bırak çağrısı yapmasının üzerinden tam iki yıl geçti. Bu süre zarfında PKK ise bu çağrıya uymak yerine o günden beri hem Türkiye sınırları içinde hem de Irak sınırında yüzlerce terör saldırısı gerçekleştirdi ve onlarca masum vatandaşı ve güvenlik gücünü katletti.

Türkiye en başından beri şunu söylüyor: Çözüm sürecinin devam etmesi, PKK'nın silah bırakmasına ve her tür terör faaliyetini sonlandırmasına bağlı. Hiçbir ülke bir yandan terör faaliyetleri ile uğraşırken diğer yandan barış görüşmeleri yürütemez. Meselenin bu yanı Türkiye devleti açısından açık ve nettir. Nitekim İngiltere IRA ile Kolombiya FARC ile veya Filipinler, Moro İslami Kurtuluş Cephesi ile benzer görüşmeler yürütürken barış görüşmeleri ve kamu düzeni/güvenlik arasında bir denge korumak zorunda kalmışlardır.

Kürtler Türkiye'nin geçmişi ve geleceği

12 yıl boyunca Türkiye'nin attığı adımları görmezden gelip, Türkiye'yi Kürtleri vurmakla suçlayanlara kısaca bazı başlıkları hatırlatalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 12 yılda Kürt meselesinin en üst düzeyde ve en açık şekilde konuşulmasına zemin hazırladı, Kürtlerin ekonomik ve siyasi koşullarının iyileştirilmesi için radikal adımlar attı. Bugün parlamentomuzda onlarca Kürt vekil var. Şükür ki Kürtler diğer vatandaşlarımızla eşit haklara kavuştular ve artık 'Kürt kimliğini saklamak zorunda kalmak' gibi utanç verici bir gerçeklik ile karşı karşıya değiliz. Ak Parti son yıllarda Kürt nüfusun yaşadığı bölgelerde milyarlarca dolarlık yatırımlar yaptı. Artık gelinen noktadan daha ileri gidilebilmesi ve daha fazla demokratikleşme için PKK'nın silah bırakması gerekiyor.

Kürtler, Türkiye'nin geçmişi ve geleceğidir. Salt Türkiyeli Kürtler değil, bölgede yaşayan bütün Kürtlerle Türkiye'nin derin bağları mevcuttur. Türkiye kendi sınırları içerisinde demokrasiyi tesis etmeye çalışırken Iraklı Kürtlerle de mükemmel ilişkiler geliştirdi. Pazartesi günü Barzani son gelişmeler hakkında uzun bir açıklama yaptı ve PKK'ya terör faaliyetlerini durdurması ve barışa bir şans vermesi çağrısını yaptı. Nitekim DAEŞ, Sincar'da Iraklı Kürtlere saldırdığında yine Türkiye kapılarını açmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaştan evvel Esed'den Suriyeli Kürtlerin haklarının tanınmasını ve kimlik kartı verilmesini talep etmişti. Kobani saldırısında sınırlarımızı açarak bir haftada 190 binden fazla Suriyeli Kürdü kabul ettik ve Peşmerge'nin Özgür Suriye Ordusu ile beraber DAEŞ'e karşı savaşması için topraklarımız üzerinde bir koridor oluşturduk.

Türkiye'nin ne kendi vatandaşı olan ne de sınırları dışındaki Kürtlerle kurduğu ilişki düşmanlık üzerine değildir. Hal böyle iken Kürtlere karşı bir savaş yürütüldüğünü söylemek menfur bir yalandan ibarettir. Bir kez daha belirtelim ki, Türkiye yaptığı operasyonlarda sadece PKK karargâhlarını ve kamplarını hedef almaktadır. DAEŞ ve PKK, Türkiye'nin güvenliğini ve kamu düzenini açıkça tehdit etmeye devam ettiği sürece her iki terör örgütü ile mücadele de devam edecektir.

Maalesef PKK, Türkiye'de daha demokratik bir toplum yapısının oluşmasına katkıda bulunmak yerine siyasal alanı sürekli terörize etme yolunu seçti. Bir yandan Türkiye Devletinden barış görüşmelerini yürütmesini talep edip bir yandan PKK'nın terör politikasına hiç ses çıkarmayanların öncelikle bunu fark etmesi gerekiyor. Açıkçası, geçen hafta yürütülen operasyonlara karşı Türkiye'ye diplomasi ve barış nutukları atan resmi makamların ve yorumcuların PKK saldırılarına karşı daha net ve yüksek sesle tepki vermelerini beklerdik, bekliyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA