Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Oslo süreci fiyaskoyla neticelendi

Oslo süreci büyük bir başarısızlıkla neticelendi. Müzakereler 2005-2006'da MİT tarafından başlatıldı. Dışa sızan bilgilerden anlaşıldığı üzere, Hakan Fidan, sadece 5. Oslo toplantısına, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı sıfatıyla katılmıştı. O toplantıdan sonra, Abdullah Öcalan'ı 2 MİT mensubu İmralı'da ziyaret etti. 6 Temmuz 2011 tarihli el yazısıyla kaleme alınan bir mektubunu 10 Temmuz'da Kandil'deki KCK Yürütme Konseyi'ne (Murat Karayılan'a) ulaştırdı. Öcalan'ın mektubunda, Barış Heyeti'yle varılan mutabakatın ipuçları mevcut: "Barış ve Anayasa Konseyi gibi yapılar Meclis çatısı altında MHP, CHP, AK Parti ve KCK temsilcileriyle kurulacak. Askerin, Emniyet'in, akademi ve sivil toplumun üyelerinin katılımı da sağlanacak. Suriye ve Irak'tan da 5-6 kişinin gelmesi uygun olacak."
Öcalan mektubunda, terörü de başvurulacak bir çare olarak gündemde tutuyor: "Bu yaz asıl önemli gelişmeler KCK'nın silâhlı güçlerinin konumundan kaynaklanacaktır. Süre ne kadar uzarsa, çatışma riski ve olaylar o denli artar ve olumsuz sonuçlara yol açar. Silâhlı güçlerin operasyonları eskisi gibi karşılıksız kalmayacaktır. Her an ciddi çatışmalar (misilleme mantığı gereği) gündemi işgal edecektir. Sizler de eski tarzınızı sürdüremezsiniz. Dolayısıyla süreç, 'demokratik çözüm ve barış' konusunda olduğu kadar 'kapsamlı bir Halk Savaşı' konusunda da olanca ağırlığını sürdürmektedir. Heyetin, Hükümet ve Meclis Başkanlığı üzerinde geliştireceği çalışmalar bu konularda belirleyici olacaktır."
Burada, açıkça, Oslo müzakerelerini yürüten heyetin, Türkiye Cumhuriyeti anayasal çerçevesinde, hiç değilse hemen kabulü mümkün olmayan önerilerde bulunduğu anlaşılıyor. Öcalan'ın da, mutabakat yolunda adımlar atılmazsa, Kandil'e halk savaşının başlatılması talimatını verdiği görülüyor. Öcalan, ayrıca, KCK hakkındaki düşüncelerini de sıralıyor: "KCK'nın, demokratik ulus çözümünü pratikleştirmesi kaçınılmaz. Tek taraflı olarak KCK bu yolda devam etmeli. Umarım hükümet ve parlamento gereken sağduyuyu gösterip pratik çözümün önünü açar."
Barış için müzakere yürütmek haklı bir çaba ama şöyle bir soruyu sormak da bizim hakkımız: Kabul edilemeyecek bir mutabakat metnini kaleme alıp onaylamak, bu metne uygun adımlar atılmadığı takdirde tek alternatif olarak halk savaşını göstermek, acaba ne ölçüde barışa katkı sağlar?
Nitekim Tayyip Erdoğan, önerileri kabul etmiyor. Anayasal rejime uymayacak böyle bir mutabakat metnini kabul etmesi ve uygulaması da zaten mümkün değil. Böyle bir metin, ancak PKK'nın eline halk savaşını başlatma gerekçesini vermek için imzalanır. Nitekim hemen 14 Temmuz 2011'de Demokratik Toplum Kongresi, tek taraflı demokratik özerklik ilân etti. 14 Temmuz 2011'de, Silvan'da 13 şehit, 19 Ekim 2011'de Çukurca'da 21 şehit verdik. Oslo süreci, kesin bir fiyaskoyla neticelendi; belki de, müzakereyi yürütenler böyle olmasını istiyordu.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA