Dershane tartışması şimdilik tatlıya bağlandı. Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısından çıkınca şu mesajı verdi: "Yüreğinizi soğutun. Başkası söyleyince dikkate almayabilirsiniz, ama ben söylüyorum."
"Düzenleme 2014'te mi?" sorusuna karşılık ise, "Tarih yok. Herkesle görüşülecek, itirazlar değerlendirilecek" dedi.
"Dershanelere neden ihtiyaç var" görüşünü, bazı rakamlarla açıklayayım:
2013'te ÖSYS'ye (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi) 1 milyon 924 bin 550 kişi başvurdu. Bunlardan sadece 385 bin 795'i 4 yıllık ve daha fazla eğitim veren lisans programlarına yerleşebildi. Ön lisansı, yani 2 yıllık meslek yüksek okullarını 286 bin öğrenci kazandı. 205 bin öğrenci ise Açık Öğretim Fakültesi'ne girebildi. Demek, toplam 1 milyon 924 bin 550 talebeden, ancak 877 bininin talebi karşılanabildi.
Kaldı ki...
1) Açık Öğretim Fakülteleri ya da ön lisans eğitimi, herkesin arzuladığı bir yol değil.
2) Ayrıca, 4 yıllık lisans eğitiminde de, tercih edilen üniversiteler var. Bilkent, Koç, Sabancı, Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversiteler birçok talebenin rüyasını süslüyor. Onları kazanabilmek için çok yüksek puanlar tutturmak gerekiyor. Bu yüzden, Türkiye'de yoğun bir yarış yaşanıyor.
3) Bir de branş tercihi söz konusu. Meselâ 2012'de, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nı (YGS) kazandıktan sonra Lisans Yerleştirme Sınavı'na (LYS) girenler arasında, yaklaşık 300 bin kişi hukuk fakültesini talep ediyordu. Bu fakültelere ancak 12 bin öğrenci yerleşebildi. Ya da tıp fakültelerini tercih eden 240 bin öğrenciden, sadece 8 bini hedefine ulaşabildi.
Yarış sürdükçe, imtihan devam edecek ve gençler, dershanelerden takviye alacak. Fakat okulların seviyesi arttıkça, -bu da ancak kaliteli ve yeterli sayıda öğretmen ile az talebeli derslikle mümkün- tabii ki dershane ihtiyacı da azalacaktır.