Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Turizm Bakanlığı planları incelesin!

Gözde turizm destinasyonlarından biri olan Bodrum'da Yalıçiftlik mevkiinde yer alan Barbaros Bay Kempinski Oteli'nin yatırımını gerçekleştiren turizmci Orhan Yılmaz ile sohbet ederken öğreniyorum ki, fundalık olan bölgeye 2005 yılında 2 bin 500'ün üzerinde ağaç dikmişler.
O dönemde Bodrum'da bir tane bile global marka anlamında turizm yatırımcısı yokmuş ve Orhan Yılmaz, Turizm Bakanlığı'ndan tahsisi aldıktan sonra dünyanın önde gelen otel grubu olan Kempinski ile oteli işletmeleri konusunda anlaşmış. Şimdi bu yatırımın devamını da Sani Şener'in çocukları Ozan Şener ve Damla Şener Akkaynak'ın sahibi olduğu Sera Grubu ile birlikte, 42 rezidanstan oluşan yeni proje ile gerçekleştiriyorlar. Rezidanstaki 3 odalı evlerin çoğunlukta olduğu daireler otel tarafından 49 yıllığına kiraya veriliyor ve evi kiralayanların oturmadıkları zamanları da otel onlar adına otel odası olarak satıyor.
Bir taraftan Bodrum, İbiza gibi lüks turizmin merkezi olsun istiyoruz ama bir taraftan da yapılan yatırımlar doğayı bozacak diye diken üstündeyiz, biliyorum. Orhan Yılmaz, dünyanın en iyi peyzaj mimarlarından biri olarak kabul edilen Fernando Caruncho ile çalıştıklarını ve başka yerden ağaç getirip dikmediklerini anlatırken, koyun dokusunu işleyerek, binaları sanki vinçle getirip bu dokunun üzerine koyma yolunu seçtiklerini yani doğaya en uygun yapılaşmayı hayata geçirdiklerini anlatıyor.
Doğayla uyumlu bir projeye kimse itiraz etmez tabii ki. Ancak Türkiye'de önce yangın çıkartıp, sonra o bölgeye otel vs yapıldığı pek çok örnek var. Hassasiyet de bu yüzden.
Turizm geliri için çok para harcayan turistin gelip konaklaması en büyük arzu. Mesela şu anda sözünü ettiğim otelde geceliği 4 bin euro olan odada kalan yabancı misafirlerin çoğalması, katma değeri yüksek turizm için önem taşıyor.
Peki çevrenin zarar görmeyeceği bilakis Bodrum'daki yukarıdaki projede olduğu gibi maki alanların ağaçlandırıldığı turizm projelerinin artması için ne yapmalı?
Konu işte bu noktada master plan'a gelip, takılıyor. Mimarlardan hep duyduğum şu. Türkiye'nin doğru dürüst bir master planı yok. Var mı var ama ne altyapı düşünülmüş, ne mesela Bodrum örneğinde olduğu gibi turist sayısı, yatak kapasitesi, altyapı, yazlık evlerin sayısı hesaplanarak bir master plan yapılmış. Yazları Bodrum'un kalabalığından, trafiğinden, su sıkıntısından şikâyet etmeyen var mı? Yok.
Orhan Yılmaz ile bu konuyu konuştuğumda ilginç bir yorum yaptı: "Devlet dört dörtlük bir master plan yaparsa tüm sorunlar çözülecek aslında. Yatırımcıya projesi bitmiş yatırımı sunmak en doğrusu. Yatırımın türünü ve kapasitesini plan belirlemeli, ondan sonra yatırımcıya verilmeli. Bodrum'a ne kadar turist geliyorsa o kapasiteye uygun otel yapılmalı. Bunlar yatırımcıya bırakılmamalı. Bu şekilde hem doğayı korur, hem de kaynaklarımızı heba etmemiş oluruz.
Bizde ne yazık ki yatırım kararı yatırımcıya bırakılmış durumda. Bence yapılması gereken Turizm Bakanlığı'nın, orada öyle bir yatırıma ihtiyaç var mı, bölgenin aslında neye ihtiyacı var gibi önemli soruların cevabını verecek master planları yeniden gözden geçirerek işe başlaması, siz ne dersiniz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA