Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Kapının önünü kim süpürecek?

Bildim bileli Türkiye'deki siyasetin iki önemli kısıtlaması vardır. Tamamen merkezi otoriter elitlerce yapıldığı için siyaset halkı işin içine karıştırmadı. O zaman da hem toplum siyasete güvenmedi hem siyaset topluma yeterli bir şey vermedi.
Siyasallaşamayan her toplum gibi Türkiye toplumu da ağır bir erginleşme sorunu içinde bunaldıkça bunaldı. Köylü toplumundan çıkıp bir türlü sanayi toplumu olamayışımız da büyük ölçüde bu yetersizliğe bağlıydı. Yıllar yılı Türkiye'nin bir köylü, bir tarım toplumu olarak kalmasındaki, hiç değilse köylünün bulunduğu yerde yani köyde durumun düzeltilmesindeki gayreti başka nasıl açıklarsınız? O köylü ki, bütün sosyolojilerde toplumun en geri kalan, değişime en kapalı ve uzak olan birimidir.
İkinci kısıtlama siyasetin sadece bir söylem (retorik) meselesi olarak görülmesidir. DP sonrasındaki siyasal iktidarlar, toplumdaki damgası hâlâ silinmemiş olan CHP'ye nazaran, hatta onunla hiç mukayese edilmeyecek kertede proje meseleleriyle meşgul olmuştur ama bu onların da söylemsel siyasetten uzak durdukları manasına gelmez. Çünkü, 1950 sonrasındaki tüm iktidarlar, bilaistisna, popülisttir ve her popülist siyaset söylemle uğraşır.
Bu iki kısıtlama yan yana gelince ortaya hayli "dramatik" bir sonuç çıkar: siyasal katılım eksikliği! Onun da kendisini en çarpıcı halinde gösterdiği alan yerel yönetimlerdir.

***

Adı yerel yönetimdir ama bizde bu alanın ne yerel olduğu söylenebilir ne de yönetimsel. Oysa asıl siyaset her zaman yereldir. Buradaki yerellik katılım manasınadır. Bir milletvekilinin bir bölgeden olması onun yerel olduğunun garantisi sayılmaz. Nasıl sayılsın, İstanbul'un şu kadar milletvekili var, kim onları bilir, tanır? Olanaksız bir şey. Ama bir ülkenin yurttaşları, o merkezi siyaset-yerellik ilişkisinin çok ötesinde doğrudan kendi bulundukları mahallin, mıntıkanın sorunlarına, karar alma süreçlerine, yönetim ilişkilerine taraf olarak, onlarla doğrudan ilişki kurarak siyaset üretir. Bu değilse siyaset hiçbir şeydir!
Şimdi yerel seçim dönemine girdik. Etrafıma dikkatle bakıyorum. Şu yukarıda değindiğim darboğazları aşacak bir yaklaşımın izini bile görmüyorum. Yerellikle ve yönetimle ilgili kimsenin ağzını açıp ettiği tek laf yok. Hele muhalefet...
***

Şunu kabul edelim ki, son on yılda, hatta daha öncesinden başlayarak AK Parti toplumu müthiş siyasallaştırdı. Toplumun 1990'larda patlayan ve yeni siyasal/ toplumsal taleplerle gelişen siyasal bilinci onu iktidara taşıdı. O da karşılık verdi. On yılda İstanbul'a gelen 5 milyon insan başka türlü hazmedilemezdi. Toplumla siyaset arasında demokratik talep temelinde yeni bir ilişki ağı kuruldu ve bu popülizmi de kapsayacak biçimde gayet geniş bir sahaya yayıldı. Kürtlerin de bu doğrultudaki katkılarını yabana atmamak gerekir. Fakat yetmez. Yönetim ilişkileri yerelleşmeli ve yerel siyasal katılım çok daha dinamik ve somut hale getirilmelidir.
Öte yandan muhalefete bakıyorum, içler acısı. İstanbul'da Türkiye'deki en yüksek gelir düzeyine sahip bir mahallede oturuyorum, Etiler/ Beşiktaş. Bırakın ortalığın tek kelimeyle perişan halini, hali pür melalini, artık kimse ağzına almıyor, herkes umacıymış gibi korkuyor ama kendine zaman zaman hatırlayıp sol diyen bir partisi, CHP yönetiyor bu bölgeyi ve şu yukarıda dile getirdiğim hususların binde biri kimsenin umurunda değil. Yerel yönetimmiş, yönetime katılmakmış, karar alma süreçlerinin toplumsallaştırılmasıymış bunlar CHP'nin umurunda değil. Yazık, çok yazık!
Başbakan "proje üretilsin" dedi geçenlerde. Yerel yönetimlerin bir numaralı projesi bence budur; bu olmalıdır: yerel siyaset ve yerel katılım. Hele temsili demokrasinin sonuna gelindiği ve katılımcı demokrasi bayrağının açıldığı bir dönemde!
Siyaset kapının önünü kimin süpüreceğine karar verme işidir. Hele yereli...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA