Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Yürüyelim arkadaşlar...

Hemen belirteyim ki, Öcalan sürece dahil oldu, Kürt sorununu aşmak için hükümet HDP ile birlikte açıklama yaptı diye karalar bağlayanlardan değilim. Aynı şekilde hemen Karayılan adını anarak Kandil'le hatta Demirtaş ile İmralı arasında uzlaşmazlık var, bu iki kutbun çarpışmasından çözümsüzlük çıkar beklentisi içinde olanlardan da değilim.
Tersine, hem iktidarla İmralı'nın buluşup ortak açıklama yapmasından derecesiz memnunum hem de umarım Kandil- İmralı o arada HDP arasındaki gerginlikler, beklenti farklılıkları giderilir, aşılır ve bu Kürt sorunu nihai, kalıcı bir sonuca ulaşır.

***

Bunu bir pozisyon saptaması olarak belirttikten sonra gelelim işin can alıcı noktasına. Elbette herkes konuya Kürt sorunu ve çözümü açısından bakıyor. Son derecede doğal bu. Fakat mevcut metin dikkatle okunduğunda, o yazının, Türkiye'deki demokratikleşme bakımından olağanüstü önemde olduğu anlaşılır. Metin, sadece Kürtlerden söz etmiyor. 'Ezilmiş, yok sayılmış bütün grupların' 'demokratik cumhuriyet'te 'kendileri' olarak yer alacaklarını, almaları gerektiğini vurguluyor. Kürtler o daire içinde mütalaa ediliyor.
Kısacası, elbette cesameti itibariyle çok büyük, çok yüklü, çok ağır bir sorun olan Kürt sorunu çözümün belkemiğini oluşturuyor. Neticede 40 bin ölünün olduğu bir konudan bahsediyoruz. Ama yıllardır yazdığımız gibi, genel anlamda bir demokratik/ leştirici bilinç olmaksızın Kürt sorunu çözülemez. O sorun çözülemeden de tam manasıyla ve bütün kanatlarıyla Türkiye'de demokrasi temellenemez. Şimdi bu 'kuyruğunu kovalayan köpek' esprisi bir yerinden kırıldı.
***

Kabul edelim ki, Türkiye'de kimse bu noktaya gelineceğini tahmin edemezdi. Bu ancak bir demokratik bilinç sıçramasıyla yaşanabilirdi. Mevcut durum bu sıçramayı gösteriyor. İktidar, Kürt sorununun daha fazla askeri yoldan, tecebbür ve şiddetle çözülemeyeceğini kabul etti. Bilinç sıçraması dediğim budur. Sıçramanın Türkiye'deki yaygın ve yerleşik devlet zihniyeti anlayışında bir kırılmaya işaret ettiğini görmek gerekiyor.
Buraya bir gecede gelinmedi. Eski zihniyeti oluşturan payandaların belki yavaş ve yetersiz bir şekilde ama teker teker askıya alınmasıyla ulaşıldı. Dolayısıyla bugün Kürt sorunuyla birlikte daha geniş bir demokratik anlayıştan söz ediliyorsa, nedenini bu oluşumda aramak gerekir.
Madem ki, zihniyet değişmiştir ve daha geniş tabanlı, kapsamlı, çerçeveli bir demokrasi anlayışına, dolayısıyla devlet modeline geçilecektir o zaman, sadece PKK'nın silah bırakması, 'tahkim edilmiş barış' kavramı yeterli olmaz. Onların gerçekleşmesini istemeyen yok. Fakat buradan bir adım öteye gidip, 10 maddelik metnin özünü yansıtacak bir yeni anayasa yapmak gerekecek. O olmadan bu çözümün kalıcılığı mümkün değil. En azından, 'yan sorunların' hallinde çok rahat edilemez.
***

Mevcut metin içerdiği anlaşma ruhu itibariyle yeni anayasa için yeterli bir altyapı hazırlıyor. Fakat oraya gitmeden önce yapılması gerekenler de var. Bazılarının avuçlarını ovuşturarak vurguladığı ve Demirtaş tarafından dile getirilen nokta doğrudur: hükümet şimdi o demokratikleştirici adımları atmak zorundadır. Gene de her şey ortada ve rotada: PKK kongre yapacak, silahsızlanma, barış yaklaşımı konsolide edilecek ve daha geniş ufuklu gelişmelere o ortam içinde yürünecek.
Yürüyelim arkadaşlar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA