Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Ordu darbe yapar mı, kiminle yapar?...

Herkesin sorduğu soruyu sorarak başlayayım ben de. Evet, ne oldu da, ansızın, Türkiye o ürkütücü darbe tartışmalarına sürüklendi?
Elbette kendiliğinden, tesadüfen ortaya çıkmış bir durum değil. Ahmet Hakan şimdi milletvekili olan eski bir subayla, Dursun Çiçek, bir mülakat yaptı, onun ağzından, Cemaatin darbe yapacak gücü yok yanıtını aldı. Derken Genelkurmay Başkanlığı'na açıklama yapması için çağrı çıkardı.
Bana kalırsa Genelkurmay Başkanlığı da vahim bir hatayla bu çağrıya uydu ve açıklama yaptı. 'Darbe yapmayı düşünmüyoruz, Cemaat de darbe yapamaz' anlamına gelen sözler etti. Yani, evet, darbe yapmayı düşünüyoruz ve evet, Cemaat darbe hazırlığındadır mı diyecekti? 11 Eylül 1980 günü Çağlayangil'le ertesi gün darbe yapacak Kenan Evren'in neler söylediğini isteyenler bulup okusun. Ardından da 'ordu demokrasi dersi verdi' türünden manasız manşetler gelince Türkiye bu meseleyle çalkalanmaya başladı.
Tekrar edeyim bu zincirin her halkasının bilinçli biçimde yerine yerleştirildiği kanısındayım. Ölçülmüş biçilmiş o hamleler yapılmıştır. Onların neler olabileceğine dair her zaman olduğu gibi ikili spekülasyonlar yapmak mümkün. Ya Genelkurmay bunu istemiştir ya Genelkurmay bu işe itilmiştir. Siyaset Türkiye'de böyle işliyor.
Görenler görüyor.

***
Beni ilgilendiren işin başka bir yönü: gerek gazete mülakatında gerekse daha sonra basın karşısında açıklamanın, onca tartışmaya odak olmuş, CHP milletvekili olmasını açıklayacak sadece tek bir karine bulunan bir CHP milletvekili tarafından yapılması. Niye başkası değil de o? Ve neden CHP bu darbe tartışmaları bataklığına sürükleniyor?
Dünyada semiyoloji diye bir bilim dalı var. Bırakın sözcükleri, işaretlerin, sembollerin, her türden düzenlemenin bile daha ötedeki anlamını bulup çıkarır. Bir de psikanaliz var. Bir de semantik var. Bu derecede spekülatif bir isim 'Cemaatin darbe yapacak gücü yok' dediği zaman bunu doğrusal bir açıklama olarak izlemek olanaksız. Ancak muhalif söylemiyle ele alınabilir bu açıklama. Bu bir.
***
İkincisi, bırakalım bütün bunları bir yana ve kendimize gelelim. Dünyanın bugünkü gününde, 2015'te, bu açıklama, hem darbe meselesini doğrudan gündeme getirip zihinselleştiriyor yani onun 'yapılabilecek' (!) bir şey olduğunu dolaylı olarak ifade ediyor hem de darbenin kimin tarafından yapılıp yapılmayacağına dair spekülasyon üretiyor. Yani, darbe olursa onu Cemaat değil Genelkurmay yapmış olacaktır.
Söylenenleri bahsettiğim objektif modeller çerçevesinde inceleyince ortaya bu sonuç çıkar. Ha, üçüncü bir çıkarsama da şudur: Cemaat çevreleri darbe heyecanına kapılmıştır, ordunun içinde böyle bazı kıpırtılar olmuştur, Genelkurmay bu açıklamalar zincirini oluşturarak onu boşa çıkarmaktadır. Burası Türkiye, 9 Mart'ı, 12 Mart'ı yaşamış bir ülke, burada olmaz olmaz...
Bütün bunlar, hangisi olursa olsun, dehşet veren hususlar. Dediğim gibi, bunca aradan sonra, şu gün dahi, olur mu olmaz mı, olursa kim tarafından yapılır tartışması kadar manasız bir tartışma olmaz. Ama anlaşılıyor ki, büyük geleneğimizin izleri tam olarak kazınmamıştır zihinlerimizden. Şu veya bu günde bir yerlerden kımıldayıp önümüze geliyor.
Biz kendimize gelelim, o da önümüze gelmesin. Ordu darbe yapar mı, yaparsa kiminle yapar, kim o darbeyi yapar diye muhakeme, muhasebe etmenin âlemi yok...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA