Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Bahçeli hukukla değil hukuk oyunuyla...

Bir ülke modern olabilir. Demokratik olabilir. Hukuk devletine sahip olabilir. Bunların üçü de önemlidir.
Ama bir ülke, artık anladığımız neyse o manada, modern olamayabilir. Demokratik olmayabilir. Bunlar önemli olduğu kadar içerdikleri izafiyet nedeniyle o kadar önemli olmayabilir. Ama bir ülke bu eksiklerine rağmen hukuk devletine sahipse işte o hepsinden önemlidir.
Nitekim daha önceki yönetim modellerinde modernlik bugünkü anlamıyla yoktu. Demokratik de değildi o toplumlar gene bugün anladığımız şekilde. Fakat hukuk sistemi kuvvetli olanlar 'adalet içinde' yaşadılar ve mutluydular.
Bugün aradan şunca çağlar geçtikten sonra bu olguların birini diğerine feda etme noktasında değiliz. Tersine her üçünü birden istiyoruz. Bütün çaba bu üç olgunun birbirini dışlamayarak ve sürekli olarak bir arada bulunmasını sağlayacak yöntemleri ve modelleri bulmak.
Gene de, hukuk devleti veya sistemi hepsinin üstünde. Hele insan haklarıyla, hele hukukun üstünlüğüyle, hele kuvvetler ayrılığıyla bütünleşmiş bir sistem olduktan sonra yönetimin demokrasi ya da başka bir rejim olması durumu değiştirmiyor. O yapı doğrudur.

***
Şimdi Türkiye'ye bakıyorum. Temel derdimiz doğrudan doğruya demokrasidir. Ama sandığa gitmek anlamında bir demokrasi değil. Hukuku olanca kapasitesiyle işleten ve bunu kurumların hücrelerine nüfuz ettiren bir demokrasi. O yoksa, yani hukuk bütün hattı hareketimizi tayin etmiyorsa ne demokratız ne de modern. Belki Orta Çağ'dan bile geriyiz.
Şimdi MHP'ye bakıyorum. Herkes hukuk mücadelesi verdiğini söylüyor. Ama hukukun hükmü yok. Çünkü hukukun demokratik ruhuna değil, sadece norm, doktrin ve hepsinden fazla usul kısmına bakan bir anlayış hâkim.
Bir siyasal partinin kurultay yapmak için bunlara ne ihtiyacı var? Siyasal partiler toplumsal tabanların temsilcisidir. Eğer bir parti yönetimine karşı ayaklanmışsa, dört muhalif aday çıkarmışsa ve onlar kurultay istiyorsa, demokratik olanı, işin özüne, ahlakına uygun olanı kurultaya gitmektir.
Ortada 'her istendiğinde kurultaya mı gidelim' denecek bir durum da yok. MHP'de kurultay talebi öyle her gün ortaya gelmiyor. İkincisi, hatta evet, her istendiğinde kurultaya gitmek gerek. Siyasal partiler tabandaki mücadelelerle oluşur ve güçlenir. Onları durdurmaya çalışan usul hukuku savaşlarıyla değil.
***
Neden böyle olduğu çok açık. Türkiye'de neredeyse bütün siyasal hayatımız boyunca gördük, partiler bir süre sonra tabanlarını yitirip iç bürokrasilerine kurban oluyor. Benzeri olayları CHP de yaşadı. Baykal ama şöyle ama böyle 20 yıla yakın CHP başında kaldı.
Şimdi taban talebine, hem de bu kertede bir talebe, Bahçeli direniyor. Kendisini her geçen gün yalnızlaştırarak direniyor. Başlangıçta kabul etseydi başa çıkacağı bir muhalefet istemediği için değil, artık toplum onu istemediği için gidecek. Gitmemek için başvurduğu bu türden her yol onu daha büyük bir sıkıntıya sokacak. Çünkü hukukla değil, hukuk oyunuyla ayakta durmaya çalışıyor. Çünkü hukuk kurultaydır.
Gelenler daha mı iyi olacak derseniz, ben size Bahçeli'nin kaderini anlattım. O MHP'nin kaderidir ve pek de parlak gözükmemektedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA