Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Helal olsun Ethem Sancak...

Aşağıda bir yazarın ciğerinden kalemine kan çekerek yazdığı yürekli bir metni okuyacaksınız. Bugüne kadar Pensilvanya'ya hitaben yazılmış bana göre en güçlü yazı. Ben daha iyisini okumadım. Üstelik bunu kaleme alan kişi bir işadamı olan Ethem Sancak. İş dünyasının nerdeyse tamamı korkak ve ürkek davranırken Sancak'ın bu cesareti çok etkileyici. Bu ülkeyi gerçekten seven tüm işadamları Ethem Sancak'ı örnek almalıdır...

***

...Kendisi şaşmış bir beşer olsaydı onun için üzülürdüm ancak bilerek, tasarlayarak, uzun uzadıya, inceden inceye hesaplayarak kötülükler dileyen ve bu uğurda insanların hayatlarına ilkokul çağından ömrünün sonuna kadar ipotek koymayı kendinde hak gören, bununla da yetinmeyip ülkesine ihanet etmeyi dahi göze alabilen birine üzülmem. Bu ülkeye ve millete her hücresine kadar bağlı olan biri olarak böyle bir kişiye ancak öfkelenirim.
***

Herkesin geçmişi yaşanmış ve kimsenin değiştirmeye gücünün yetmeyeceği, hayat denilen o büyük kayıt defterine işlenmiştir. O nedenle toplumların tarihi gibi kişilerin de tarihi onların bugünlerini anlamak için muazzam güçlü birer referans kaynağıdır. Geçmişe bakıldığında Türkiye iktidar bloklarının yaşadığı her değişimle uyumlu, her konjonktürde kazanmayı bilen, her güç odağı değişimiyle birlikte çıkarlarına uygun yeni pozisyonunu alan, darbeciyle darbeci, milliyetçiyle milliyetçi, demokratla demokrat sonra yeniden darbeciyle darbeci olmayı başarabilen asıl döneklerin kimler olduğu çok daha net görülecektir.
***

Zamana yayarak kurulan tüm tezgâhlar, nihayet işin sonuna geldik, devlet de artık avucumuzun içinde denilen bir anda altüst oluverir çünkü her ülkenin sigortası olan bazı dinamikleri ve değerleri vardır. Bu ülkeyi var eden sağduyuyu küçümseyip hiçe saydıklarında, ülkenin sigortasının atıp o çok güvendikleri enerjilerinin tam da kaynağından kesilebileceğini nasıl hesaplayamadılar?
***

İnanç, fikir ve ideal insanı görünümü altında büyük servetleri, yatırım kuruluşlarını, ihaleleri yöneten; dava dosyalarını, emniyet soruşturmalarını, insanların tüm mahremiyet alanlarını yakın takibe alan ve bunu kutsal din ve değerlerimiz adına yapan kısacası hayattaki iddiasıyla taban tabana zıt her türlü mafyatik yöntemi kullanan servet ve iktidar düşkünleri böylesi kıyıcı hırsların getirisi olduğu gibi bir götürüsü de olabileceğini nasıl olur da bilemezler?
***

Avını yavaş yavaş sararak önce hareketsiz bırakan sonra da canlı canlı yutan bir yılan misali kuşatmaya kalktıklarının, binlerce yıllık geleneğe sahip bir devlet olduğunu nasıl da unuttular? Yoksa unutmadılar da bu hainliğe mecbur mu bırakıldılar? Hangi mecburiyet insanın bu derece küçülmesine neden olabilir, içinden çıkamayıp da çırpındıkça battıkları çıkmaz acaba nedir? Kurtulamadıkları bir mecburiyetleri varsa korkmasınlar, sarıp boğmaya kalkıştıkları ama başaramayıp derslerini aldıkları ülkelerine ve o ülkenin milletine sığınsınlar. Doğdukları bu vatan boğdukları vatan olmadı ama özgür oldukları bir vatan olabilir. Ele değil, bağrına hançer sapladıklarına sığınsınlar. Affedilemeseler bile belki en azından huzura ererler...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA