Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Akademisyenler ve zekâ kategorileri

İki gün önce Milliyet'in manşetinde hayret ederek okudum. Dün de bizim gazetede Engin Ardıç makaraya alarak çok güzel yazmış. Koskoca profesörler -hem de son örnek ceza hukuku profesörü üstelik- ikinci sınıf dolandırıcı olan çakalların uyduruk tezgâhlarına nasıl geliyor? Bu bayat numaraları okuması yazması olmayan vatandaşlarımız yemiyor ama profesörler afiyetle yiyor. Zekâlarını tatile mi göndermiş bu profesörlerimiz?

***

Oysa toplumun en rafine edilmiş zekâya, teşhis yeteneğine ve birikime sahip olması gereken insanları akademisyenlerdir.
Sonra da ekranlarda bu numaraları yiyen aynı akılsız profesörler topluma akıl öğretmeye kalkıyor. Elbette bu kategorinin dışında kalan kalifiye ve rafine akademisyenlerimiz var ama Türkiye'nin akademi camiasının çoğunluğunun halinin maalesef tam tersi olduğunu dürüstçe ortaya koymalıyız.
***

Aslında genel olarak bu ülkenin akademisyenlerinin ciddi bir saflık ve naiflik problemi var. Kendisi de bir akademisyen olan Prof. Dr. Atilla Yayla bunu dürüstçe ortaya koyan özeleştirel ve rafine akademisyenlerimizden biri. Atilla Hoca da sık sık konuşmalarında akademisyenlerin genel olarak saf olduğundan ve kendi dünyaları dışında olan sert ve acı gerçekleri kabul etmekte zorlanan bir zihin yapıları olduğundan bahseder.
***

Gerçekten de akademinin tecrit edilmiş duvarları dışına çıkıp gerçek rekabetin yani kurtların çakalların ve tilkilerin olduğu siyaset ve ticaret arenasında da çok kötü çuvallıyor birçok akademisyen. Hem de en iyileri bile çuvallayabiliyor. Çünkü o dünyalarda başarılı olmak ve en tepelerde kalıcı olmak için o kişide kurt zekâsının ve hatta çakal zekâsının üst seviyede olması gerekiyor.
***

Şahısların kendisinin bizzat kurt ve çakal olması gerektiğinden bahsetmiyorum. Ortadaki çakal kumpaslarını tilki tezgâhlarını kurt numaralarını önceden görebilecek ve sezebilecek ama bunu yaparken de komplocu manyaklık tuzağına düşmeyecek kıvrak ve işlek bir zekâ kategorisi bu bahsettiğim olgu. Dünya tarihine adını yazdırmış bütün büyük liderlerin sahip olduğu bir yetenek bu. Eğer bir kişinin bu kategoride bir yeteneği ve zekâsı yoksa iş hayatında da idare hayatında da siyaset hayatında da devlet hayatında da üst düzey başarıyı elde edemiyor.
***

Bir bilim adamının bir sanat adamının hatta bir fikir adamının illa sahip olması gereken bir zekâ kategorisi değil bu. Hatta bu çakal âlemin tamamen dışında olması gerçek anlamıyla bilim ve sanat üreten insanlar için çok daha yararlı ve olumlu netice verir. Elbette bilim fikir ve sanat işiyle meşgul olan bir şahıs da bu tarif ettiğim zekâ kategorisi kuvvetliyse ticari, idari ve siyasi hayatta da çok başarılı olabilir. Yeter ki herkes kendiyle ilgili gerçekleri doğru teşhis etsin. Kendi kapasitesini doğru tayin etsin...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA